Prof. Dr. Eşen, "Son 10 yılda Ege Bölgesi'nde yaklaşık 6 bin 900 orman yangını meydana geldi. Bu da, yaklaşık 850 kilometrekare büyüklüğündeki Yalova ilinin yüzölçümüne denk bir alanın yanması anlamına geliyor" dedi.
Prof. Dr. Eşen, iklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle bağıl nem oranının ciddi şekilde düştüğünü ve bunun ormanlardaki yanıcı maddelerin kolayca tutuşmasına yol açtığını ifade etti. Yangınların çoğunun insan kaynaklı olduğunu ve doğal nedenlerin daha az etkili olduğunu belirten Eşen, "Ege Bölgesi'ndeki yangınların yüzde 25'inden fazlası bu son 10 yılda yaşandı ve 75 bin hektarlık bir alanı etkiledi" şeklinde konuştu.
İzmir'de de son 10 yılda bin 600 yangının 14 bin hektar alanı etkilediğini belirten Prof. Dr. Eşen, "İzmir'de yangın başına düşen alan miktarı diğer illerden yüzde 30 daha az. Bu, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü'nün etkin çalıştığını gösteriyor" dedi. Orman yangınlarıyla mücadelede önleme ve söndürme stratejilerinin önemine değinen Eşen, orman bakım müdahaleleri ve erken uyarı sistemlerinin önemini vurguladı.
Prof. Dr. Eşen, yangın okuryazarlığının arttırılması ve ormanların kuraklığa ve yangına dirençli hale getirilmesinin gerektiğini belirtti. Ayrıca, teknolojinin orman yangınları ile mücadeledeki rolüne dikkat çekti. İKÇÜ Orman Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Remzi Eker de, orman yangınları riskinin değerlendirilmesi için çeşitli teknolojilerin kullanılmasının önemini vurguladı ve uzaktan algılama yöntemleriyle yanıcı madde sınıflaması ve miktarının belirlenmesi üzerine çalışmalar yapıldığını aktardı.
Eker, "Yerli uydular kullanarak ormanlardaki yanıcı madde miktarını ve yangın riskini detaylı bir şekilde analiz ediyoruz. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ölçeğinde yaptığımız çalışmalar, ormanların yüzde 80'inin yüksek yangın duyarlılığına sahip olduğunu gösteriyor" dedi. Bu tür çalışmalarla, orman yangınlarının gelecekteki artışına karşı daha iyi bir hazırlık yapılması hedefleniyor.