Prof. Dr. Yaşar, "İzmir’de derelerin betonlanması, ekolojik felaketlerin başlangıcıydı. Bu tür uygulamalar bilimsellikten uzak ve koku sorununun artmasına neden oldu. 2004 sonrasında İzmir büyükşehir belediye başkanları bilime yeterince önem vermediler" dedi.

Bayraklı sahilinde çupra ve levrek gibi balık türlerinin kıyıya vurması sonucu bölgede pis bir koku oluştu ve sineklenme yaşandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Deniz Koruma Şube Müdürlüğü ve İzmir İl Tarım Orman Müdürlüğü ekipleri, ölü balıkların toplanması ve numunelerin alınması işlemlerini sürdürüyor. Prof. Dr. Yaşar, bu durumun geçmişteki deniz kirliliğiyle ilgili sorunların tekrar ortaya çıktığını ifade etti.

Prof. Dr. Yaşar, İzmir Körfezi'nde ilk plankton patlamalarının ve balık ölümlerinin 1955 yılında yaşandığını belirtti. 2000'lerde Çiğli Arıtma Tesisi'nin yapımından sonra bu tür olayların azaldığını, ancak merhum Ahmet Piriştina’nın belediye başkanlığı döneminin ardından kirliliğin yeniden arttığını ve derelerin betonlanmasının bu süreci hızlandırdığını vurguladı. "2005 sonrası Aziz Kocaoğlu'nun yönetiminde fabrikaların arıtma tesislerini kapatması, körfezin kirlenmesini artırdı" dedi.

Bağırsak Sağlığı ve Beyin: İki Arasındaki Güçlü Bağlantı Bağırsak Sağlığı ve Beyin: İki Arasındaki Güçlü Bağlantı

Balık ölümlerinin beklenen bir sonuç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yaşar, denizin kırmızılaşmasının plankton patlamalarını işaret ettiğini ve bunun oksijen eksikliğine yol açarak balıkların ölümüne neden olduğunu söyledi. Körfezin temizlenmesi için derelerin betonlarının kırılması ve fabrikalardan çıkan arıtma sularının temizlenmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Yaşar, bu iki adımın atılması durumunda körfezin birkaç yıl içinde kendini toparlayabileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: DHA