Daha kendi aralarındaki fay hatlarıyla baş edemeyip kafa göz birbirine girenlerin 14 milyon insanın hayatını etkileyen bir felaketin üstesinden gelmesi zaten mümkün değil. Bunun için onları kendi hallerine bıraktık varsınlar kendi kendilerine koalisyonculuk oynasınlar. Makam mevki dağıtsınlar, ona buna höykürsünler, altı boş vaatlerle atıp tutsunlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğleden sonra havayoluyla Şanlıurfa’ya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, havalimanında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve yerel yöneticiler karşıladı. Otobüs ile kent merkezine hareket eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, güzergah üzerinde toplanan vatandaşlar sevgi gösterisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra 18 Mart Caddesi üzerinde düzenlenen 897 konutun temel atma ve 659 konut ve 61 dükkanın anahtar teslim törenine katıldı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Cumhur İttifakı üyesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da eşlik etti.
BAHÇELİ: 76 YILDA 51 KOALSİYON KURULDU
Alanı dolduran kalabalığa seslenen Devlet Bahçeli, Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu 11 ilde hayatın normalleşmeye başladığını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devam etmesi gerektiğini ve bu doğrultuda tüm seçmenlerin 14 Mayıs’ta Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı'na destek vermesini isteyen Bahçeli şöyle konuştu:
"Böyle dönem içerisinde fitne ve fesat yaymaya kalkanlara dikkat etmek lazım. Depremde acze düşenler siyasi istismar ile yalan üstüne yalan katarak yapılacak hizmeti örtmeye çalışıyorlar, milletimizi aldatmaya çalışıyorlar. Bu doğru bir siyaset anlayışı değildir. Birlik ve beraberliği tahrip eden fesat olayıdır, buna dikkat etmek lazım. Önce ‘kardeşlik’ demeliyiz sonra hep beraber yürümeliyiz. Geçmişi hatırlatacak tarzda parlamenter sisteme dönüşü çıkış yolu olarak ortaya koyan zavallılar şimdiden 7 parçaya bölünmüş ne yapacağını şaşırıp kavga içerisine girmiş, yalan ve iftirayla geleceği karartmaya çalışıyorlar. 24 Haziran seçimlerinden sonra ülkemiz yeni bir sisteme kavuşmuştur. Bu sistemin adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Bu sistem Cumhuriyetin kuruluşundan sonra önemli reform hareketi olarak dikkat çekmektedir. Parlamenter sistemi hatırlamaya gerek yok 76 yılda 51 koalisyon kurulmuş her biri ayrı bunalımın sebebi olmuştur. Şimdi istikrar var, şimdi gelecek var şimdi Cumhur İttifakı var ve şimdi 14 Mayıs’ta seçim var. Öyleyse 14 Mayıs’ta sandığa gitmeliyiz ve liderimiz Recep Tayyip Erdoğan demeliyiz. Türkiye kendi iradesiyle, kendi kardeşleriyle milli ve yerli bir liderin etrafında kenetlenmeli ve yoluna devam etmelidir.”
ERDOĞAN: 14 MAYIS’I FARKLI BİR BAYRAMA ÇEVİRECEKSİNİZ
Bahçeli’nin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, alanı dolduran kalabalığı ‘muhteşem’ olarak yorumladı. Havalimanından tören alanına 1 saatte gelebildiğini ve bu durumun kendisini mutlu ettiğini ifade eden Erdoğan, "Kardeşlerim bu muhabbeti ben inanıyorum ki 14 Mayıs'ta siz farklı bir bayrama çevireceksiniz. Artık elveda demeye hazırlandığımız Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. İnşallah yarın gece idrak edeceğimiz bin aydan daha hayırlı Kadir gecenizi tebrik ediyorum. Cuma günü kavuşacağımız Ramazan Bayramı'nın deprem bölgesindeki kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm milletimize, tüm İslam alemine, tüm insanlığa hayırlar getirmesini, huzura ve feraha, vesile olmasını diliyorum. Burası Hazreti İbrahim'e ateşi gül bahçesi eyleyen, Hazreti Eyüp'ün yaralarına merhem olan şehirdir. Burası nice mazlumlara, mağdurlara nice gönül sultanlarına kucak açan yüklerini omuzlayan ekmeğini, suyunu paylaşan şehirdir. Burası insanlığın tarihin derinliklerindeki köklerini aradığı, dilini, niyetlerin özlerinin izini sürdüğü bir şehirdir. Evet inşallah 14 Mayıs'ta herkes susacak, Şanlıurfa konuşacak. İnşallah 14 Mayıs'ta Şanlıurfa öyle bir konuşacak ki tüm başlar buraya dönecek, tüm gözler burayı takip edecek. Bizim Şanlıurfa'yla aramızda gönülden gönüle giden kimsenin anlayamayacağı kadar güçlü bir bağ vardır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinden aralarında Şanlıurfa’nın da olduğu 11 ilin etkilendiğini hatırlatarak, "Tespitlere göre Şanlıurfa'mızda 12 bin 728 binadaki, 22 bin 464 bağımsız bölüm bu depremde kullanılamaz hale geldi. Bölge genelinde ise bu rakamlar 310 bin binadaki 872 bin bölüme ulaşıyor. Deprem haberini alır almaz, devleti ve milletiyle tüm imkanlarımızı bu bölgeye taşıdık. Arama kurtarma faaliyetleri gıdadan, giyeceğe ve barınmaya kadar acil yardım ihtiyaçları, enkaz kaldırma çalışmaları derken kalıcı konutların yapım safhasına da geldik. Şanlıurfa, depremin ardından bir de sel felaketiyle imtihan olduk. Sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı niyaz ediyorum. Kardeşlerim ölenleri geri getirmek elimizde değil ama afetlerin yaralarını sarmak özellikle kayıplarını telafi etmek boynumuzun borcudur. Depremin ardından başlattığımız çalışmalarla şimdiden kalıcı konutların inşaatları yükselmeye başladı. İnşallah 319 bini bir yıl içinde teslim edilecek şekilde 650 bin yeni konut yaparak deprem bölgelerimizi ayağa kaldıracağız. Hatta bayramda inşası tamamlanan ilk köy evlerimizin hak sahiplerine teslimini de gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
'21 YILDA ASIRLIK DEMOKRASİ VE KALKINMA ATILIMLARI KAZANDIRDIK'
Milleti ve millete hizmet etmeyi çok sevdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü biz bu milletin derdiyle dertlenmeyi, her meselesine çözüm bulmayı hayatımızın merkezine koyuyoruz. Bu hissiyat ve şevkle 21 yılda ülkemize asırlık demokrasi ve kalkınma atılımları kazandırdık. Bu sayede yaşanan tüm felaketlerin izlerini rekor sürede silmeyi başardık. Bu anlayışla bilim insanlarınca asrın felaketi yaşayanlar tarafından küçük kıyamet olarak tarif edilen deprem yükünün altında kalmadık. Tabii depremde yıkılan şehirlerimizi ayağa kaldırırken sadece konut yapmakla da kalmıyoruz. Okuluyla, hastanesiyle, altyapısıyla, parkıyla, iş yerleriyle adeta yeni şehirler inşa ediyoruz. Bu kapsamda Şanlıurfa'mızda da 8 bini konut, 3 bini köy evi olmak üzere 11 bin ev yaparak depremzedelerimizi yeni yuvalarına kavuşturacağız. Şehirlerdeki konutları, zemin artı 3 veya 4 kat, köy evlerini ise ahırı, bahçesi ve diğer kısımlarıyla tek kat olarak yapıyoruz. Her gün binlerce yeni konutun sözleşmesi yapılıyor, inşasına başlanıyor. Biz de deprem şehirlerimizi yaptığımız ziyaretlerde yeni konut projelerimizin temellerini atıyor daha önce tamamlananların da anahtarlarını teslim ediyoruz. Bugün Şanlıurfa'da yaklaşık 900 deprem konutunun temelini atacak, 659 konut ve 61 dükkanın da açılışını gerçekleştireceğiz.”
'VARSIN ONLAR KOALİSYONCULUK OYNASINLAR'
Konuşmasında muhalefetin deprem felaketinin ardından bölgede sadece fotoğraf çektirdiğini ve bu felaketin üstesinden gelmelerinin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan şöyle konuştu:
"Bazı deprem turistlerinin buralara gelip resim çektirip, nutuk atıp döndüğünü görüyoruz. Bunların kimler olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bunlara gerekli dersi 14 Mayıs'ta vermeye hazır mıyız? Gerçi bunların daha kendilerine hayrı yok ki ülkenin ve milletin dertlerine derman olsunlar. Daha kendi aralarındaki fay hatlarıyla baş edemeyip kafa göz birbirine girenlerin 14 milyon insanın hayatını etkileyen bir felaketin üstesinden gelmesi zaten mümkün değil. Bunun için onları kendi hallerine bıraktık, varsınlar kendi kendilerine koalisyonculuk oynasınlar. Makam mevki dağıtsınlar, ona buna höykürsünler, altı boş vaatlerle atıp tutsunlar. PKK'sından, FETÖ'süne, tüm terör örgütlerinin eteklerinin altına girip onlardan medet umsunlar. Varsınlar, Yasin Börü'nün azmettiricilerini, Gezi olaylarının, planlayıcılarını, eli kanlı katilleri serbest bırakma sözü versinler. Varsınlar, emperyalistlerin asırlık heveslerinin oyuncağı olmak için büyükelçilere sözler versinler. Onlardan gizli saklı talimatlar alsınlar. Biz milletimizle birlikte kendi işimize bakacağız kendi geleceğimize bakacağız. Zaten ülkemizde öyle bir muhalefet var ki başka kimseye gerek yok. Kendi kendileriyle uğraşıyorlar.”
'SEÇİM ÖNCE MİLLETİN GÖNLÜNDE KAZANILIR'
30 yıldır yöneticilik hayatı yaptığını ve milletin gücünün üzerinde güç bulunmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim öyle televizyon ekranlarında, sosyal medya mecralarında, dört duvar aralarında yapılan kirli pazarlıklarla kazanılmıyor. Seçim önce milletin gönlünde, sonra sandıkta kazanılıyor. Milletimiz seçim günündeki tercihi için kararını karşısındaki cumhurbaşkanı adaylarına, ittifakları oluşturan partilere bakarak veriyor. Şimdi tekrar soruyorum sizlere; Adayları gördünüz mü? Gördünüz. Adayları bugüne kadar yaptıklarıyla kantara çektiniz mi? Çektiniz Adayları ülkeye ve millete yapacakları hizmetleri gösteren vizyonlarıyla ölçüp içtiniz mi? Öyleyse tekrar soruyorum size. Gözünüzün nuru evlatlarınızın istikbalini kime emanet edeceksiniz? Hayallerinizi hayata geçirmek için ülkenin yönetimini kime teslim edersiniz? Ülkemizin siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik gücüyle dünyada hak ettiği yeri alması için kime güvenirsiniz cumhuriyetimizin yeni asrına adını verdiğimiz Türkiye Yüzyılı’nı kime emanet edersiniz? Bu sorulara aklı ve vicdanıyla cevap veren herkesin yeri inanıyorum ki bu kardeşinizin yanı, Cumhur İttifakı'ndan yana olacaktır. Seçim tercihi öyle öfkeyle kalkarak, küserek, tepkiyle hareket edilerek verilecek bir karar değildir. Noter masası değil, kumar masası değil, ne güzel. Peki orada ne işin var?”
‘SIKINTILARIN ÇÖZÜM ADRESİ BİZİZ’
Türkiye’nin 21 yıllık süreçte tüm meselelerini kendilerinin çözdüğünü anlatan Erdoğan, “Bugünkü sıkıntılarının çözüm adresi Allah'ın izniyle yine biziz. Ötekiler sadece sıkıntıları biliyorum. Biz ise hem sıkıntıları hem çözüm yollarını biliyoruz. Ötekiler sadece gözünü iktidarın sadece nimetlerine dikmiş, biz ise iktidarın, ülkenin ve milletin hayrı için nasıl kullanılacağını biliyoruz. Ötekiler sadece konuşmayı bilir, biz ise söylediğimiz her şeyi yapmayı namus borcu olarak biliyoruz. Depremde yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı söyledik. Hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik sıkıntıları yine biz çözeceğiz. Bakın milli gelirimizi nasıl 21 yılda 3 bin 600 dolardan 10 bin 650 dolara çıkardıysak, her bir insanımızı hayal ettiği refah seviyesine ulaştırmak da bize nasip olacaktır. Biz yaparız. Bunların yapacağı hiçbir şey yok” ifadesini kullandı.
“BOŞ TENEKE ÇOK SES ÇIKARIR”
Türkiye’nin küresel krizleri başarıyla göğüslemekle kalmayıp, fırsata dönüştürecek programlar uyguladığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ülkemizin en geç nüfusuna, en verimli topraklarına, en büyük üretim potansiyeline sahip şehri Şanlıurfa'yı Türkiye Yüzyılı’nın lokomotif şehirlerinin başında görüyoruz. Bunu birlikte başaracağız. Bize 14 Mayıs'ta sandıkta vereceğiniz güçle Şanlıurfa'yı birlikte yücelteceğiz. Bunun için 14 Mayıs'ta durmak yok, yola devam ediyor muyuz? Bunun için 14 Mayıs'ta doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? Bunun için 14 Mayıs'ta Türkiye özgürlüğü için yarın değil hemen şimdi diyor muyuz? Şanlıurfa şimdiden kararını vermiş. Zaten meydanda bunu söylüyor. Eskiler; ‘boş teneke çok ses çıkarır’ derdi. Öyle değil mi? Ülkemizde de hiçbir eserleri, hiçbir hizmetleri, hiçbir hayırlı işleri olmadığı halde, en yüksek perdeden bağıran bir kesim var. Üstelik bir kısmı yalan, bir kısmı yanlış, bir kısmı da düpedüz iftira olan söylemlerini, hakikatler her seferinde yüzlerine vurulduğu halde tekrarlamaktan vazgeçmiyorlar. Biz bunların karşısına lafla değil eser ve hizmetlerimizle çıkıyoruz. Peki bu muhalefetin acaba yaptığı bu noktada bir şey var mı? Bay Bay Kemal'in Ankara Büyükşehir, İstanbul Büyükşehir, İzmir Büyükşehir ya ne yaptınız burada? Yapamazlar. Bunların böyle bir derdi yok. Bunların böyle bir aşkı yok.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından yapımı tamamlanan konut ve dükkanların anahtarlarını hak sahiplerine teslim edip, daha sonra afet konutlarının temelini attı.
AFETZEDELERLE İFTAR YAPTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa'da katıldığı temel atma ve anahtar teslim töreninin ardından sel ve deprem felaketinden etkilenen afetzede vatandaşlarla birlikte iftar yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftarını açtıktan sonra programın düzenlendiği salonda bulunanlara hitap etti. 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin insanlık tarihinin en yıkıcı afetlerinden olduğunu belirten Erdoğan, "Ardından gelen sellerde de 17’si Urfa'dan 21 canımızı kaybettik. Bu vesileyle bir kez daha depremde ve sellerde hayatını kaybeden 50 bini aşkın insanımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Üst üste gelen deprem afetleri sebebiyle 11 ilimizdeki 14 milyon insanımız mağdur oldu. Birçok vilayetimizde ve ilçemizde neredeyse hasar görmeyen bina kalmadı. Bilhassa 1999 öncesinde inşa edilen binaların depreme karşı mukavemetinin son derece düşük olduğunu gördük” dedi.
Felaket sürecinde kimi çevrelerin iyi imtihan veremediğini ve acıları istismar etmeyi tercih ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Üzülerek ifade etmek isterim ki, birileri daha ilk günden itibaren yardımcı olmak yerine depremi ve acılarımızı istismar etmenin peşine düştü. Milletimiz kan ağlarken biz de bir derde derman olalım demediler. İnsanımızın yükünü hafifletelim, bir yetimin, öksüzün, garibin elinden de biz tutalım demediler. Tamamı yalan ve yanlış iddialarla zaten içine ateş düşmüş kardeşlerimizi galeyana getirmeye çalıştılar. Geldiler bol bol nutuk attılar. Kameralara poz verdiler. Sonra da depremi ve depremzedelerimizi gündemlerinden çıkardılar.”
'HER ŞEYİ BEDAVA VERECEKLERMİŞ'
Erdoğan, afet bölgesinde insanların hayata tutunma mücadelesi verdiğini ancak muhalefetin koltuk peşine düştüğünü dile getirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi milletimiz burada hayata tutunma mücadelesi verirken, onlar koltuk peşinde, bakanlık peşinde, makam ve mevki peşinde koşuyorlar. Tabii bir de yalan olduğunu, kendilerinin bal gibi bildiği vaatlerle insanımıza hayal satmaya çalışıyorlar. Göreve gelirlerse her şeyi bedava vereceklermiş. Madem her şeyi bedava verebiliyordunuz, yıllardır yönettiğiniz İzmir'de, Eskişehir'de, İstanbul'da, Ankara'da, Muğla'da niçin oradaki vatandaşlarımıza bedava vermediniz. Afetzedelerimizi kaderlerine terk etmek yerine neden İzmir depreminden sonra evleri bedava yapıp teslim etmediniz. Gittik biz yaptık. Bu yalancılığı bırakın, bu sahte vaatleri bırakın. Elinizden tutan, sizi engelleyen mi olur? Daha seçim öncesi söz verip de sonradan dönüp bakmadıkları sayısız vaatleri var. Biz gerçekleri yüzlerine çarpınca da bu sefer rahatsız oluyorlar. Bize saldırıyorlar, bizi hedef alıyorlar. Onlar ne kadar rahatsız olurlarsa olsunlar biz doğruları söylemekten hakkı ve hakikati haykırmaktan asla çekinmeyeceğiz. Özellikle afet bölgesindeki kardeşlerimiz her şeyin farkında. Kimin sadece laf kalabalığı yaptığını, kimin ne iş yaptığını, depremzedelerimiz görüyor. Benim Şanlıurfalı kardeşlerim, siyasi ihtiraslarının peşinden gidenleri de gece gündüz demeden Urfa halkı için çalışanları da çok iyi biliyorum. Biz laf üstüne laf koyanlardan değil hep taş üstüne taş koyanlardan olduk. Milletimizin derdiyle dertlendik, sıkıntısına çözüm aradık, sevinciyle biz de sevindik.”
'TERÖR, EMPERYALİSTLERİN TÜRKİYE’NİN BAŞINA MUSALLAT ETTİĞİ EN BÜYÜK BELADIR'
Doğu ve Güneydoğu’nun yıllarca terör ve istikrarsızlık nedeniyle yatırım ve hizmetlerden yeterince yararlanamadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Terör ile güvensizlik ortamı hep birbirini besledi. Terör olunca bölgeye yatırım gelmedi. Yatırım gelmeyince kalkınma, üretim, ekonomik büyüme olmadı. Üretim olmayınca istihdam olmadı. Gençlerimiz işsiz, güçsüz kaldı. İşsiz kalan gençlerimiz maalesef bu sefer terör örgütleri için kolay lokma haline geldi. Mücadele tarihimiz 40 yılı bulan bölücü terörle mücadele tarihimizde binlerce gencimizi terörün, amansız dişlileri arasında kaybettik. Yatırıma, üretime, eğitime, sağlığa, tarıma ayırmamız gereken kaynakları başka yerlerde harcamak mecburiyetinde kaldık. Bu ikilem yıllarca ülkemizi esir aldı. Türkiye çok uzun bir dönem sıkıştırıldığı bu girdaptan maalesef terör, emperyalistlerin Türkiye'nin başına musallat ettiği en büyük beladır. Bu mesele kesin ve kati olarak çözülmeden ülkemizin huzura kavuşması, siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşması mümkün değildir. Terör örgütlerinin topraklarımızdan defolup gitmesi elbette önemlidir. Ama kalıcı güvenliğimiz açısından ülkemiz içinde tek bir teröristin dahi kalmaması yeterli değildir. Silahının namlusu Türkiye'ye dönük teröristlerin olduğu her yer bekamıza yönelik bir tehdit kaynağıdır. Ayn-el Arap'ta terörist varsa Suruç nasıl emniyet içinde olabilir? Tel Abyad'ta istikrarsızlık varsa Akçakale nasıl huzur bulabilir. Bu durum bilhassa sınır hattındaki il ve ilçelerimizin tamamı için geçerlidir. Türkiye'nin milli güvenliği hudutlarımızın dışında başlamaktadır. Bölgemiz sükunete kavuşmadan, biz başımızı yastığa huzurla koyamayız. Hemen yanı başımızda terör örgütleri yuvalanmışken teröristler ellerini kollarını sallayarak gezerken kendimizi rahat hissedemeyiz. Suriye'nin veya Irak'ın kuzeyinde hava gücüyle, kara gücüyle, asimetrik silahlarla donatılmış bir terör oluşumu varken biz asla güvende olamayız. Bu ülkeleri güvenliğe, huzura, refaha hasret bırakanların gayesi Türkiye'yi de aynı cendereye sokmaktır. Biz işte buna izin vermedik vermeyeceğiz. İnşallah önümüzdeki dönemde aynı doğrultudaki gayretlerimizi arttırarak sürdüreceğiz. Kimsenin hiçbir küresel ve bölgesel aktörün gözümüzün içine bakarak ülkemizin güvenliğini tehlikeye sokmasına eyvallah etmeyeceğiz. Bu konudaki kararlılığımızı defalarca gösterdik. Gerek sınırlarımız içinde kesintisiz süren operasyonlarımız gerekse sınır ötesi harekatlarımız sayesinde ülkemizin terörle ne iç içe ne de yan yana yaşamayacağını açıkça ortaya koyduk. Bu tavrımızdan asla geri adım atmayacağız. Bütün bu adımları atarken tavizimiz kesinlikle yok ve bu mücadelemize inşallah kararlılıkla devam edeceğiz.”
'TÜRKİYE TERÖR DEVLETİ DEĞİLDİR'
Son 21 yıl içerisinde Şanlıurfa’ya 138 milyar liralık yatırım yapıldığını kaydeden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiği konuşmasında şunları söyledi:
"Asırlık hizmetlerin 20 yıla sığdırdığımız bu başarının arkasında güçlü bir yönetim, güçlü bir siyasi irade vardır. Ülkemizin kaynakları nerede? Ülkemizin kaynaklarını tefecilere, çetelere bir avuç elinde viski kadehiyle ahkam kesen seçkinlere yedirmeme kararlılığımız var. Bay Bay Kemal ne diyor? İngiltere'den 300 milyar dolar getiriyormuş. Nerede bu para? Nasıl getiriyorsun? Yahu sana kim güvenir de böyle bir parayı verir. Açık açıkta söylüyor. Demek ki bunlar tefeciliğe soyundu bunun başka izahı yok. Daha dur bakalım, seçim mi kazandın? Ne oldu da böyle bir parayı getiriyorsun Benim milletim bu tefecilere bu Bay Bay Kemal'e ve yandaşlarına 14 Mayıs'ta gereken dersi verecek mi? Öyleyse durmak yok. Vesayet sistemi yerine tüm kurumları ve kurallarıyla demokrasiyi tesis etme mücadelemiz var. Milletimizin başına bela olan eli kanlı canileri tasfiye etme cesaretimiz var. Bu Bay bay Kemal şu anda terör örgütüyle yan yana mı? Bunlar Diyarbakır'da 51 vatandaşımızı sokağa dökerek onların ölümüne neden olmadı mı? Bu Selo, şimdi nerede Edirne'de. Bay bay Kemal ne diyor? Geleceğiz ve Selo'yu da cezaevinden çıkaracağız. Bitmedi. Bir de evlat katili, o da nerede? Ada’da. Neymiş? Onu da çıkaracaklarmış. Ya ne zamandan beri katiller, bir hukuk devletinde onların çıkarılmasına yönelik söz verip onları çıkaracağız diyerek oy topluyorlar. Türkiye bir terör devleti değildir. Türkiye adaletle hükmedilen, hakkın egemen olduğu bir devlettir. Benim milletim bu teröristlerle kol kola gezenlere, teröristlerle beraber hareket edenlere, 14 Mayıs'ta gereken dersi verecektir, ben buna inanıyorum. Hamdolsun. Artık tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde bambaşka bir hava açtık. Esnafımız her sabah dükkanının kapısını besmeleyle açıyor. İş adamlarımız, terör korkusu olmadan yatırım yapıyor. Çiftçilerimiz tarlalarını gönül rahatlığıyla ekiyor, biçiyor. Sokaklarımız, köylerimiz hiç olmadığı kadar güvenli. Şehirlerimiz son 40 yılın en huzurlu, en rahat günlerini yaşıyoruz. Yıllardır terör sebebiyle aksayan hizmetler artık katbekat fazlasıyla bölgedeki kardeşlerimizin istifadesine sunuluyor. Uğrunda nice ağır bedeller ödediğimiz nice zorluklara göğüs gerdiğimiz bu kazanımlardan artık taviz veremeyiz. Türkiye'nin 1980’lerin, 1990’ların karanlık ve kaotik günlerine tekrar dönmesine rıza gösteremeyiz. Son günlerde iyice şımaran pervasızlaşan bölücülerin ve FETÖ'cülerin evlatlarımızın hayallerini çalmasına müsaade edemeyiz. İşte 14 Mayıs diğer pek çok husus yanında bunun için de karar günüdür. Bölücü örgüt ve uzantılarının alenen destek beyan ettiği 7’li koalisyonun Türkiye'yi hiçbir alanda ileri taşıması mümkün değildir. Daha birbiriyle anlaşamayan bir yapının anlaşarak ülkemizin sorunlarını çözmesi mümkün değildir. Adam Kandil'den meydan okuyor. Kandil'den veriyor ve eleştiriyor Cumhur İttifakı'nın karşısında gereğini yapacaklarını söylüyor. Ya bunlar benim Kürt kardeşlerimin yavrularını Kandil'e kaçıranlar değil mi. Hiç acımaları oldu mu? Değerli kardeşlerim, bu kaçırılan yavrular, şu anda nerede? Bir kısmı geldi ama maalesef çoğu hala Kandil'de. Her türlü tacizi, tecavüzü bu alçaklar bu kızlarımıza yaptılar mı, yapıyorlar mı? Öyleyse ben şimdi buradan annelere babalara sesleniyorum. Gelin dik durun, dimdik durun ve 14 Mayıs'ta bu hesabı bunlara sorun.“