Aydınlığı temsil eden ayna üzerine yerleştirdikleri teller yaşamlarında ki zorlukları,üzeri de takılı kelebekler insanları,tablonun üstendeki mavi çiçek dalları hep diri tuttukları umudu,yaşananlardan en çok etkilenen çocukları tellere astılar.Yerde ise denizde ölen pek çok insanı sembolize eden maketler, başka bir yaşamın fırsatı yelkenliler, mülteci çocukların hafızasından yansıyanlardı. Tokat Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı ile Mücadele Derneği Başkanı Fatma Dinçer 10 Aralık İnsan Hakları Günü ile ilgili şunları söyledi;” Yaratılmışların en şereflisi olan insanın, haklarını korumak ve güvence altına almak hayatın en önemli değeridir. İnsana sadece insan olduğu için saygı göstermek ,ayrım gözetmeksizin tüm insanların eşit haklara sahip olduğunu kabul etmek ve bu hakların kullanılmasını temin etmek; dünyadaki çatışmaları, acıları sonlandırmak ve kardeşçe yaşayabilmek için teminattır. Üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler gibi uluslar arası kuruluşların ana ilke ve normlarını da oluşturan bu anlayışını, devlet ve toplum hayatına hakim kılınması hepimizin sorumluluğudur. 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ilk imzalayan ülkeler arasında yer alan Türkiye , aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin temel insan hakları sözleşmelerine taraftır. Kanunlar önünde bireylerin eşitliği ve ayrımcılığa uğramamaları ilkelerine dayanan insan haklarına saygı, Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez niteliğidir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, ortaya koyduğu temel değerler, özgürlükler ve haklar ile uluslararası topluma yükümlülüklerini hatırlatan tarihi bir belge olma özelliği korumaktadır . Demokratik ve hukuk devleti anlayışının ön planda olduğu bütün devletlerde olduğu gibi ülkemizde de, bireyin güvenliği ve insan haklarına büyük önem verilmektedir. Devletimiz ayırım gözetmeksizin tüm vatandaşlara eşit haklar sunmakta, dünya vatandaşlarına ise yardım eli olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti insan haklarının korunması amacıyla da son yıllarda önemli adımlar atmış ve atmaya devam etmektedir. Ülkemiz, devleti ve milletiyle, gerek kendi toprakları içinde gerekse bölgesinde huzurun, istikrarın, güvenin tesisi için, insan onuruna yakışan evrensel değerlere dayalı bir sistemin kök salmasını sağlamak gayesiyle ,var gücüyle çalışmaya devam edecektir.
İnsan hak ve özgürlüklerinin sağlanmasında ,eğitimden hizmet sektörüne ,tüm kuruluşların ve kişilerin gösterecekleri duyarlılık ve toplu bir bilinç oluşturma büyük önem arz etmektedir.Bu duyarlılık ve bilinç;vatandaşların insan hak ve özgürlüklerini bilme ,kişilere temel değerler,özgürlükler ve haklara uygun davranma görevini getirmektedir.Bu nedenle,her bireyin,insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunmasında çaba harcaması ,üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini bilmesidir.Toplum olarak bu farkındalık ve uygulamalar ile barış ve huzura katkı sağlayabiliriz .Göçmenlerin yaşadığı dramı simgesi iyi ki Türkiye Cumhuriyeti var,iyi ki insanlığın merhameti ülkemiz var.Dünyanın hiçbir ülkesi ülkemiz kadar merhametli şefkatli değil.Keşke bütün dünya ve Avrupa ülkeleri de Türkiye gibi olsaydı,böyle olaylar asla olmazdı.”ifadelerini kullandı.