ATATÜRK Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Doç. Dr. Ayperi Öztürk'ün paylaştığı verilere göre, geçtiğimiz 1 yıl içerisinde Türkiye'de yaklaşık 31 bin kişiye yeni akciğer kanseri tanısı konuldu ve 25 bine yakın kişi akciğer kanserine bağlı olarak hayatını kaybetti.
Dünya genelinde ise 2022 yılı verilerine göre yaklaşık 2,5 milyon kişiye yeni akciğer kanseri tanısı konulurken, bu sayının 1,8 milyonu akciğer kanserine bağlı ölümler olarak bildirildi. Doç. Dr. Öztürk, bu rakamların oldukça yüksek olduğunu vurguluyor.
Akciğer kanserinin dünya genelinde ve Türkiye'de kansere bağlı ölümlerde ilk sırada yer aldığı belirtiliyor. Dolayısıyla, akciğer kanserinin önlenmesi ve erken teşhisi büyük önem taşıyor.
Akciğer kanserinin en önemli risk faktörü olarak sigara kullanımı gösteriliyor. Sigara içimi, akciğer kanseri vakalarının çoğunluğundan sorumlu tutuluyor. Diğer risk faktörleri arasında hava kirliliği, asbest ve radon gazı maruziyeti, ailede akciğer kanseri öyküsü ve kronik akciğer hastalıkları yer alıyor.
Erken tanı, akciğer kanseri tedavisinde oldukça kritik bir rol oynuyor. Erken evrede tanı konulan hastaların tedavi şansı ve sağkalım oranları daha yüksek oluyor. Bununla birlikte, akciğer kanserinin belirtileri başlangıçta çoğu zaman açık değil ve hastalık ilerleyen evrelerde fark edilebiliyor. Bu nedenle, risk altındaki kişilerin düzenli kontrollere gitmesi ve farkındalığın artırılması önem taşıyor.
Akciğer kanseri tedavisinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve hedefli tedaviler kullanılıyor. Hangi tedavi yönteminin uygulanacağı, hastanın durumuna, hastalığın evresine ve tümörün özelliklerine göre belirleniyor. Son yıllarda gelişen hedefli tedaviler ve bağışıklık sistemi tedavileri, bazı hastalarda umut verici sonuçlar sağlıyor.
