Bu da zaten oksijensizlik sorunu yaşamakta olan kalp ve akciğer hastalarında ciddi sorunlara yol açabiliyor. Pıhtılaşma sorunu olanlar, hareketsizliğe bağlı olarak özellikle uzun uçuşlarda pıhtılar olup, bu pıhtılar akciğere atabiliyor. Uçak içinde ciddi bir risk var; bu riskleri iyi yönetmek lazım" dedi.
KTÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, pıhtılaşma bozukluğu ile akut ve kronik hastalıkları bulunan kişileri uçak yolculuğu konusunda uyarıp, oluşabilecek riskler ile alınması gereken tedbirleri sıraladı. Risk grubundakilerin, uçuş öncesi mutlaka hekimleri ile görüşüp, uçuşa elverişlilik raporu almalarının hayati önem arz ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. Özlü, "Bu tür sağlık sorunları 600 uçuştan birinde maalesef yaşanıyor. Bu tür sağlık sorunu yaşayanların binde 3'ünde, uçak içinde ölüm gerçekleşiyor. Bunlar, daha çok risk grubunda olan yolcularda meydana geliyor. Bunlar, kronik akciğer ve kalp hastalığı olanlardır. Akut ya da kronik hastalığı olanlar, pıhtılaşma bozukluğu olanlar. Yakın zamanda cerrahi ameliyat geçirenler gibi riskli gruplarda ortaya çıkıyor. Tabii kabin içerisinde müdahale mümkün. Orada bir acil durum seti ve gerekli ilaçlar var ama o ortamda, bu müdahaleyi yapabilmek hakikaten çok zor. O açıdan uçuş öncesinde bu tür risk grubunda olan kişilerin uçuşa elverişlilik durumunun değerlendirilmesi gerekiyor. Bu kişilerin uçmadan önce hekimleri ile görüşüp, uçuşa elverişlilik raporu almalarında yarar var" dedi.
'KABİN İÇİNDE BASINÇ DÜŞÜYOR, OKSİJEN AZALIYOR'
Uçak içinin havada yaşanılan ortamla benzer olmadığını kaydeden Prof. Dr. Özlü, "Kabin içi şartlar, normal atmosfer koşulundaki şartlar ile benzemiyor. Çünkü kabin içinde basınç düşüyor, oksijen azalıyor ve ozon artıyor. Kuruluk var, radyoaktivite artıyor. Uçak içerisinde var olan bu koşullar, sağlık açısından da riskler oluşturuyor. Örneğin, susuzluk. Normalde soluduğumuz hava, yüzde 21,5 oksijen içeriyor. Ama uçak içerisinde bu oran yüzde 14,5 civarında bulunuyor. Oksijenin azalması, kanda oksijenin de azalmasına neden oluyor. Bu da zaten oksijensizlik sorunu yaşamakta olan kalp ve akciğer hastalarında ciddi sorunlara yol açabiliyor. Onun dışında basınç azalması da özellikle yeni opera olmuş ya da daha önce akciğerinde hava kisti bulunan ya da yeni cerrahi geçirenlerde soruna yol açabiliyor. Pıhtılaşma sorunu olanlar, hareketsizliğe bağlı olarak özellikle uzun uçuşlarda pıhtılar olup, bu pıhtılar akciğere atabiliyor. Uçak içinde ciddi bir risk var; bu riskleri iyi yönetmek lazım. Öncelikle risk grubunda olan yolcuların kendi hekimlerine başvurarak, bu uçuşa elverişli olup olmadıklarının değerlendirilmesini istemelerini tavsiye ediyorum" diye konuştu.
Kronik hastalara önerilerde bulunan Prof. Dr. Özlü, "Aslında uçakla yolculuk yapan herkese bazı genel tavsiyelerim olacak. Kronik bir hastalığınız olmasa bile örneğin akut bir enfeksiyon hastalığı zatürre ya da ortaya çıkmış gelip, geçici bir ameliyat sonrası uçak yolculuğunu tercih etmeyin. Stabil hale gelinceye kadar, kronik olarak yolculuğu kaldıracak elverişli duruma gelinceye kadar, çok zorunlu değilseniz seyahat etmeyin" dedi.
'METAL İMPLANTI OLANLAR RAPOR ALMALI'
Oksijenle uçuş yapmak zorunda olanların bunu hava yolu şirketine 48 saat önceden bildirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özlü, şu tavsiyelerde bulundu:
"Hastalığınız varsa, uçuşa elverişli olsanız bile hastalığınızla ve tıbbi durumunuzla ilgili olarak yanınızda seyahat eden yol arkadaşınızı bilgilendirin. Yoksa da kabin ekibini bilgilendirin. Mutlaka ilaçlarınızı yanınıza alın. Bagaja vermeyin. Kolay ulaşabilir olsun. Eğer tıbbi aletler kullanıyorsanız, uçak içinde de kullanmanız gerekiyorsa, bu destekleyici aletler olabilir, oksijen cihazları olabilir. Bunların raporlarını alın ve bunları uçuş şirketine raporu göstererek, kabin içinde ekstra bagaj hakkı olarak taşıyabiliyorsunuz. Uçuş sırasında normal tedavinizi devam ettirmeniz gerekiyor. Özellikle uzun uçuşlarda saat farkı oluyor. O nedenle buradan öğleyin çıkıyorsunuz. 10 saat uçuş yapıyorsunuz, vardığınız yerde yine öğleyin olabiliyor. Bu durumda ilacın alma saati, akşam alacağınız ilacı öğleyin almanız gerekebilir. O değişimi düzgün yapmanız lazım. Yoksa sorun yaşayabilirsiniz. Kan şekerinizi, tansiyonunuzu düzenli ölçmeniz gerekiyorsa bu tür cihazlarınızı uçakta yanınıza almanız gerekiyor. Bataryalı cihazlarınız varsa bunların şarjlarının dolu olması gerekiyor. Eğer oksijenle uçmanız gerekiyorsa, bunu hava yolu şirketinize 48 saat önce bildirmeniz gerekiyor. Metal implantı olanların da rapor almaları lazım. Çünkü X-Ray'den geçerken sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu kişilere, seyahat sigortalarını yaptırmalarını öneririm. Seyahat sırasında da gittikleri ülkelerde sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanacaklarını araştırmalarında fayda var."
Murat Berber Kelkit Gazetesi (Özel)