Beşar Esad’ın askeri zayıflığının, dışarıdan gelen yardımın yetersizliği nedeniyle daha fazla direnememesine ve Şam’ı terk etmesine yol açabileceğini belirten Çağlar, Esad iktidarının devrilmesi durumunun, bölgedeki diplomatik ve siyasi süreçlerin yeni bir aşamaya geçmesine neden olabileceğini ifade etti.
Bölgedeki Durum: Çatışmaların Derinleşmesi ve Yeni Pazarlık Süreçleri
Dr. Çağlar, Suriye’deki mevcut savaş dinamiklerinin kısa vadede daha büyük çaplı bir pazarlık sürecine dönüşebileceği öngörüsünde bulundu. Bu sürecin, muhalif grupların Halep’teki pozisyonlarını güçlendirerek, pazarlık masasında avantajlı bir konum elde etme çabalarıyla şekilleneceğini belirtti. Ancak bu adımların, Suriye hükümeti ve müttefikleri tarafından sert bir karşı saldırıyı tetikleyebileceği uyarısını yaptı. "Muhalif grupların hızlı ilerleyişi, yalnızca karşı saldırı stratejisini değil, aynı zamanda Suriye yönetiminin askeri zayıflıklarını da gözler önüne serdi" diyen Çağlar, Halep gibi kritik şehirlerin kaybedilmesinin Esad yönetimi için büyük psikolojik bir darbe anlamına gelebileceğini dile getirdi.
Esad Yönetiminin Yanıtı: Hava Saldırıları ve Yeni Stratejiler
Dr. Çağlar, Esad yönetiminin, geçmişteki stratejilerine benzer şekilde muhalifleri geri püskürtme amacıyla yoğun hava saldırılarına başvurmasının beklendiğini ifade etti. Özellikle 2015’te Halep’te uygulanan stratejilerin yeniden devreye girmesi muhtemel görünüyor. Hava saldırıları, muhaliflerin ilerleyişini yavaşlatmaya yönelik önemli bir taktik olabilir. Suriye ve Rusya’nın, bölgedeki askeri stratejilerinde hava saldırılarına ağırlık vererek yeniden üstünlük kurmayı amaçlaması, çatışmaların şiddetini artırabilir.
İran ve İsrail Arasındaki Gerilimlerin Suriye'ye Yansıması
Suriye’deki son gelişmeleri etkileyen bir diğer önemli faktör, İran ile İsrail arasında artan gerilimlerdir. Dr. Çağlar, İran’ın Golan Tepeleri’ne doğru hareketlenmesinin Suriye’nin kuzeyinin daha savunmasız hale gelmesine neden olduğunu belirtti. "İran’ın Golan Tepeleri’ne olan ilgisi, bölgedeki güvenlik dengesini etkileyerek, Suriye yönetiminin kuzeydeki pozisyonunu zayıflatıyor" dedi. İdlib bölgesindeki çözüm arayışlarının fiili bir çözümle sonuçlanma eğiliminde olduğunu belirten Çağlar, Esad yönetiminin kuzeydeki dezavantajlı konumunun, bölgedeki istikrarsızlıkları daha da derinleştirebileceğini ifade etti.
Küresel Aktörlerin Suriye’deki Duruma Etkisi
ABD ve İsrail gibi küresel aktörlerin Suriye'deki gelişmeleri dikkatle izlediğini belirten Dr. Çağlar, bu ülkelerin pozisyonlarının büyük ölçüde vekalet savaşı dinamiklerine dayandığını ifade etti. "ABD, YPG’ye verdiği destekle süreçte etkin olmaya devam edecektir. İsrail ise İran ve Hizbullah’ın dikkatinin kuzeye kaymasından fayda sağlamaya çalışıyor" diye konuştu. Halep’teki çatışmalar sırasında İranlı bir generalin öldüğü haberlerinin, Tahran’ın Suriye’ye yönelik stratejisinde değişikliklere neden olabileceğini belirten Çağlar, İran’ın Suriye’yi kaybetme lüksüne sahip olmadığını ve bölgedeki etkinliğini artırmak amacıyla Suriye yönetimine daha fazla yardım sağlaması gerektiğini söyledi.
İran’ın Suriye’ye Yönelik Yardım Stratejisi: Askeri Destek ve İnsani Yardımlar
Suriye’deki savaşın geleceği ile ilgili olarak, Dr. Çağlar, İran’ın Suriye’ye yönelik yardımını artırma niyetinde olduğunu belirtti. Bu yardımların, sadece askeri destekle sınırlı kalmayıp, insani yardımları da kapsayabileceğini ifade etti. Suriye’deki istikrarsızlığın, yalnızca İran için değil, aynı zamanda bölgedeki tüm aktörler için uzun vadeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti. "Suriye’deki iç savaş, sadece bölgesel değil küresel dengeyi de etkileyebilir" diyen Çağlar, İran’ın bu denkleme daha fazla müdahil olmasının, Suriye’deki durumun karmaşıklığını daha da artıracağını söyledi.
Suriye’nin Geleceği ve Bölgesel Dinamikler
Suriye’deki çatışmaların, bölgesel ve küresel aktörler tarafından nasıl şekillendirileceği ve bu süreçte atılacak diplomatik adımlar, Suriye'nin geleceğini belirleyecek. Dr. Çağlar, Halep’teki kritik gelişmelerin, Suriye yönetiminin savunmasız noktalarını daha da açığa çıkarabileceğini ve bu durumun hem yerel düzeydeki istikrarsızlıkları hem de bölgesel güvenlik dinamiklerini derinden etkileyebileceğini söyledi. Suriye ve müttefiklerinin, muhalif gruplara karşı vereceği yanıtların gelecekteki gelişmeleri şekillendirmede belirleyici olacağını öngören Çağlar, bölgedeki büyük aktörlerin tutumlarının Suriye’deki denklemi nasıl değiştireceğini izlemeye devam ettiklerini vurguladı.