Aklımıza hemen 1999 yılında yaşanan felaket geldi.
Gün tam olarak ağardığında ise korkulan olmadı.
Hatta depremin merkez üstünde dahi yıkım yoktu.
Sadece panik sebebi ile kalp krizi geçiren bir vatandaşımız vefat etmişti.
Peki, büyük ölçekte sayılan bu depremde nasıl oldu da yıkım ve can kaybı olmadan atlatıldı?
Cevap ise çıkartılan yeni imar yasaları, sıkı yapılana denetimler ve en önemlisi kentsel dönüşüm projeleri ile eski yapıların yıkılarak yerine depreme dayanıklı yapıların yapılması.
Merkez üst olan Düzce’de yıkımın olmaması binaların yüzde seksen oranında kentsel dönüşümle yenilenmesi.
Peki, bu deprem ülkenin en büyük fay hatlarından biri üzerinde bulunan Erbaa'da olsaydı ne olurdu?
1600 km'lik uzunluğundaki Kuzey Anadolu Fay Hattı bulunan Erbaa'da 1942'de yaşanan depremle taş üstünde taş kalmayan şehirde elbette o günden bu yana çok şey değişti ancak halen çok büyük eksiklerimiz olduğu bir gerçek.
Tüm bir dönem yaşanan kentsel dönüşüm furyasından Erbaa'da çokta faydalandığı söylenemez.
Her ne kadar merkez mahalleler yeni yapılaşma olsa da birçok mahalle acil olarak kentsel dönüşümü bekleyen yapılarla dolu.
Kaçak yapılaşmanın da acil önüne geçilmesi şart.
Israrla yeni alanları imara açmak yerine burada sektör için avantajlar sunularak bu mahallelerin yenilenmesi şart.
Elbette istemeyiz, ancak Erbaa'da yaşanacak 5,9 veya benzeri bir depremde bu mahallerdeki yapıların ayakta kalması imkânsız.
Uzmanlar devamlı olarak depremin değil sağlam olmayan binaların ölümlere yol açtığını belirtiyor.
1942 yılında yıkıcı depremle karşılaşan Erbaa, eski yerinin güneyinde ve İmbat deresinin batısında günümüzdeki yerine taşınmıştır.
Olası bir deprem tüm Erbaa'da ağır hasarlara neden olabilir.