Yıldırım, şiddetin sadece Türkiye için değil, dünya genelinde küresel bir sorun olduğunu vurgulayarak, tarih boyunca şiddetin farklı şekillerde her zaman var olduğunun altını çizdi. Yıldırım, "Biz, şiddet eylemi kimden gelirse gelsin onun karşısında duruyoruz ve şiddete uğrayan kişinin yanında yer alıyoruz. Bu duruşu hem insani hem manevi bir görev olarak kabul ediyoruz. Aynı zamanda bu, bağlı olduğumuz bakanlığımızın misyonudur. Bu misyonu gururla kabul ediyor ve kadına yönelik şiddetle mücadelede köklü bir değişim sağlamak amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Tarihsel Bir Dönem: 25 Kasım
Yıldırım, 25 Kasım tarihinin tarihsel önemine de değindi. Bu tarihin, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde Rafael Trujillo’nun diktatörlüğüne karşı çıkan Mirabal Kardeşler'in, hükümetin baskılarına karşı direndikleri için vahşice öldürülmelerinin yıldönümüne dayandığını belirtti. Yıldırım, "1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olarak ilan edilen 25 Kasım, her yıl bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla dünya genelinde etkinliklerle anılmaktadır" dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bu konuda attığı adımlar ve verdiği hizmetlerle ilgili de açıklamalarda bulunan Yıldırım, bakanlıklarının "Şiddete Sıfır Tolerans" ilkesi doğrultusunda ülke çapında etkinlikler düzenlediğini ve bu mücadelede toplumun her kesiminin iş birliğinin önemine dikkat çekti. Ayrıca, kadın bakanının bu konuda gösterdiği güçlü hassasiyetin de çalışmalarını desteklediğini ifade etti.
6284 Sayılı Kanun ve Bakanlığın Destekleyici Hizmetleri
Yıldırım, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli dayanaklarından birinin 6284 Sayılı Kanun olduğunu belirtti. Yıldırım, "Bu kanun, 10 yılı aşkın süredir uygulamada ve dünyada eşi benzeri olmayan kapsamlı bir düzenlemedir. Şiddet mağdurlarına yönelik olarak sunulan hizmetler, kadının güçlendirilmesi ve bağımsızlaştırılması esasına dayanır. Bu hizmetler arasında güvenli barınma, psikolojik ve hukuki destek, iş danışmanlığı, ekonomik destek ve rehberlik gibi pek çok hizmet yer alırken, şiddet uygulayanlara yönelik ise eğitim, öfke kontrolü, stresle baş etme yöntemleri gibi çeşitli psikolojik ve mesleki destekler verilmektedir" diye konuştu.
Yıldırım, aynı zamanda bakanlıklarının, şiddet uygulayanlara yönelik geliştirdiği "Psiko-sosyal Müdahale Modeli" projesinin TÜBİTAK ile işbirliği içinde tamamlandığını ve bu modelin, şiddeti önlemek adına önemli bir adım olduğunu söyledi. Ayrıca, TÜİK tarafından yürütülen saha çalışması ile şiddetin kök nedenlerinin belirlenmesi ve önlenmesine yönelik çalışmaların da devam ettiğini belirtti.
Kadın Konukevleri ve Güvenli Barınma İmkanları
Yıldırım, kadın konukevlerinin de önemli bir hizmet alanı olduğunu ifade etti. "Kadın konukevleri, şiddet mağduru kadınlara ve çocuklarına güvenli barınma imkanı sunuyor" diyen Yıldırım, bakanlığın bu konukevlerinin kapasitesini artırmak için bir proje yürüttüğünü belirtti. Bu projelerle, şiddet mağdurlarının daha geniş alanlarda hizmet alabilmesi sağlanacak. Yıldırım, kadın konukevlerinin ve şiddet mağdurlarına yönelik hizmetlerin öneminin altını çizerken, konukevlerinin yalnızca barınma değil, aynı zamanda psikolojik destek, hukuki danışmanlık ve diğer ihtiyaçları karşılayacak hizmetleri de sunduğunu söyledi.
Hatay’da Şiddetle Mücadele ve Yeni Projeler
Hatay’daki şiddetle mücadele çalışmalarına da değinen Yıldırım, ildeki Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ve Sosyal Hizmet Merkezleri’nin, 6284 Sayılı Kanun ve ŞÖNİM yönetmeliği doğrultusunda tüm hizmetleri sağladığını belirtti. Ayrıca, Hatay’daki ŞÖNİM ve konukevi binalarının deprem nedeniyle zarar gördüğünü ve bu yapıların yerine yeni binaların inşa edileceğini duyurdu. Yıldırım, bu projelerin 2025 yılının Ocak ayında başlayacağını belirtti.
Hatay’ın kadın kooperatifleri konusunda Türkiye genelinde 49 il arasında önde olduğunu da belirten Yıldırım, kadınların çalışma hayatında daha görünür olabilmesi için yapılan çalışmaların önemine dikkat çekti. Kadınların ekonomiye katılımını artırmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına yapılan bu çalışmaların, toplumsal değişim açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Depremin Şiddetle Mücadeleye Etkisi
Yıldırım, Hatay’daki deprem sonrası toplumda yaşanan stresin, şiddet eğilimlerini artırabileceği konusunda da uyarılarda bulundu. "Deprem, toplumun genel hoşgörüsünü azalttı ve bu durum, şiddet eğilimini artırabiliyor" diyen Yıldırım, deprem sonrası aile içi şiddet oranlarında artış gözlemlendiğini, bu durumun önlenmesi için daha fazla psikososyal destek ve farkındalık çalışmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Yıldırım, şiddetle mücadelenin toplumun her kesiminin katılımı ve iş birliği ile mümkün olabileceğine dikkat çekerek, bakanlığının bu alandaki hizmetlerinin her geçen gün arttığını ve güçlendirildiğini belirtti. “Şiddet, hiçbir gerekçe ile kabul edilemez ve biz şiddete sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz" diye ekledi.