Aydal, yazılı bir açıklama yaparak, Blinken’ın ziyaretiyle ilgili dikkat çeken bazı hususları gündeme getirdi. Aydal, özellikle Blinken’ın ziyaretinin, PKK ve onun bağlantılı gruplarıyla ilgili olabileceğini belirterek, bu durumun Türkiye için büyük bir risk taşıdığını ifade etti.

ABD’nin PKK ile İlişkisi ve Türkiye İçin Tehditler

Aydal, açıklamasında, ABD yönetiminin Türkiye'ye yönelik politikalarında PKK ile olan ilişkilere dikkat çekti. Son dönemde Türkiye’de PKK ile ilgili olarak “Öcalan’a af” ya da “PKK’ya af” gibi açıklamaların yapıldığına dikkat çeken Aydal, bunun ABD’nin arka planda oluşturduğu yeni stratejik planlarla bağlantılı olabileceğini belirtti. PKK’nın 1978 yılında kurulduğunu hatırlatan Aydal, bu örgütün başlangıçta Marksist-Leninist bir ideolojiye dayandığını, ancak zamanla hedeflerinin değiştiğini vurguladı. PKK’nın terör örgütü olarak ilk kez İsveç tarafından tanındığını ve 1997 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından da bu şekilde sınıflandırıldığını belirten Aydal, terörist faaliyetlerin ABD’nin Orta Doğu’daki stratejik hareketlerini de kısıtladığını ifade etti.

Aydal, PKK’nın Suriye'deki PYD ve YPG gibi türevleriyle Batılı ülkelerin ilişkilerine de değinerek, bu örgütlerin bölgedeki faaliyetlerinin ABD'nin çıkarları doğrultusunda şekillendiğini söyledi. Aydal, ABD'nin PKK’yı doğrudan desteklemese de PYD ve YPG gibi grupları destekleyerek, bölgedeki denklemleri yeniden şekillendirmeye çalıştığını belirtti. Bu noktada, PYD’nin 2012 yılında YPG adı altında silahlı bir örgüt kurarak Suriye iç savaşından faydalandığını ve ABD’nin bu örgütü desteklemek için çeşitli stratejik hamleler yaptığını vurguladı.

Suriye’deki Gelişmeler ve YPG'nin Küresel İlişkileri

Aydal, 2013 yılında Suriye’deki iç savaşın yoğunlaşmasının ardından, PYD'nin 2014'te özerklik ilan ettiğini ve bu süreçte ABD'nin PYD'yi destekleyerek Kobani’ye silah yardımı gönderdiğini belirtti. Bu yardımların Batı ülkeleri tarafından "IŞİD’e karşı verilen mücadele" olarak sunulduğunu ancak gerçekte PYD'nin bu dönemde önemli bir güç kazandığını ifade etti. Aynı zamanda, YPG'nin örgütlenmesini "demokratik bir güç" olarak tanıtan Batılı güçlerin, Suriye’deki bölünmüşlükten faydalandıklarını söyledi. Aydal, ABD ve Batılı ülkelerin, Suriye’nin parçalanmasının ardından bu bölgenin ayrı bir devlet olarak ilan edilmesinin kısa vadede onlar için faydalı olacağını belirtti.

ABD'nin Uzun Vadeli Stratejileri ve Türkiye'nin Uyarılması Gereken Durum

Aydal, ABD'nin Orta Doğu'daki planlarının uzun vadeli olduğunu ve bu stratejilerin Türkiye’ye büyük tehditler oluşturabileceğini ifade etti. PKK’nın, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusuna yeniden yerleşmesi, bölgesel bir Kürt devletinin kurulması ve Batılı güçlerin bu süreci desteklemesi ihtimaline dikkat çeken Aydal, Türkiye’nin bu tehditlere karşı uyanık olması gerektiğini vurguladı. Aydal, Batı'nın özellikle Suriye'nin kuzeyindeki PYD-YPG'nin bölgede varlık gösterdiği süreçleri dikkatle izlediğini ve bu örgütlerin Batılı güçler tarafından "temizlenmiş" bir şekilde sunulduğunu söyledi. Bu bağlamda, Batılı güçlerin PKK'nın pasivize edilmesi ve zaman içinde Türkiye’nin güneydoğusunda etkinlik göstermesi için stratejik adımlar atabileceğini belirtti. Aydal, Türkiye'nin bu tehditlere karşı dikkatli olması gerektiğini ve muhalefet partisi olarak hükümeti ve kamuoyunu uyarmak gerektiğini ifade etti.

Yeni Stratejik Planlar ve Türkiye’nin Konumu

Aydal, Batılı güçlerin hedefinin, Türkiye'nin PKK’yı affederek, silah bırakmalarını sağlamak ve ardından bu örgüt üyelerinin Türkiye'ye dönmesini kolaylaştırmak olabileceğini öne sürdü. Bu süreçte, Batı’nın Suriye ve Irak’taki kuzey bölgelerini Türkiye ile birleştirerek federasyon şeklinde bir yapılanmaya gidebileceğini söyledi. Ayrıca, bu durumun Orta Doğu'daki büyük planların bir parçası olduğunu ve Türkiye’nin Kürt sorunuyla ilgili yeni bir çözüm arayışına sokulabileceğini vurguladı.

Aydal, Blinken’ın Türkiye ziyaretinin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Blinken’ın ziyareti, ABD’nin Orta Doğu'daki uzun vadeli planlarının bir parçası olarak görülmelidir. Türkiye'nin bu planlara karşı dikkatli olması ve ulusal çıkarlarını korumak adına gereken adımları atması gerektiğine işaret etti.

'Ahşap Yapılar Yönetmeliği' Yürürlüğe Giriyor: 1 Ocak 2025’te Yeni Standartlar Başlıyor 'Ahşap Yapılar Yönetmeliği' Yürürlüğe Giriyor: 1 Ocak 2025’te Yeni Standartlar Başlıyor

Son olarak, Aydal, Türkiye’nin bu stratejik tehditlere karşı tek vücut olmasının, iç ve dış tehditlere karşı daha güçlü bir duruş sergilemesinin önemine vurgu yaptı. Bu süreçte siyasi parti olarak, ülke çıkarlarının korunması adına her türlü desteği vereceklerini söyledi.

Kaynak: DHA