Bu göl, Konya, Ankara ve Aksaray illerinin sınırları içerisinde yer almakta ve Türkiye'nin tuz ihtiyacının büyük bir kısmını karşılamaktadır.
Bölgenin kapalı havza özelliği taşıması, Tuz Gölü'nün ekolojik önemini daha da artırmaktadır.
Günümüzde küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlarla karşı karşıya olan dünyada, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Selçuk Üniversitesi'nden Prof. Dr. Tuna Uysal'ın yürüttüğü proje, önemli bir çalışma olarak öne çıkmaktadır.
Projenin temel amacı, Tuz Gölü'nün çevresinde yetişen endemik bitki türlerinden elde edilecek genleri, kuraklığa dayanıklı bitki türlerine aktarmaktır. Bu sayede, buğday, çavdar, arpa, yonca gibi önemli tarım ürünlerinin, kuraklık dönemlerinde de yetişebilmesi hedeflenmektedir.
Tuz Gölü'nün çevresindeki endemik bitki türleri, zor çevre koşullarına uyum sağlayabilme yetenekleri ile dikkat çekmektedir. Bu bitkiler, yüksek tuz konsantrasyonu, yüksek sıcaklık ve kuraklık gibi ekstrem koşullarda yaşayabilmektedir. Projenin amacı, bu bitkilerin tolerans genlerini diğer önemli tarım ürünlerine aktararak, onların da kuraklık gibi olumsuz koşullarda yetişebilmesini sağlamaktır.
Prof. Dr. Tuna Uysal, projenin önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullanmıştır: "Gelecek daha kıraç, daha kurak dünya topraklarında ziraatin sürdürülebilirliği açısından çok büyük önem taşımaktadır." Bu açıklama, projenin küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlara çözüm bulmaya yönelik olduğunu vurgulamaktadır.
Proje kapsamında, Tuz Gölü çevresindeki endemik bitki türlerinden örnekler alınacak ve bu bitkilerin tolerans genlerinin haritalandırılması yapılacak. Daha sonra, bu genler, buğday, çavdar, arpa, yonca gibi önemli tarım ürünlerine aktarılacak. Böylece, gelecekte daha kuraklık ve tuzluluk stresine dayanıklı tarım ürünleri elde edilebilecektir.
Sonuç olarak, Tuz Gölü'nün çevresindeki endemik bitki türlerinin genleri, kuraklıkla mücadelede kullanılacak. Bu proje, küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlara karşı tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
