Kararda, tesisi işleten Bülent Bayrak ve şirket yöneticileri Büşra Gökgöz ve Cenan Aydın’ın, meydana gelen felaketin gerçekleşmesini öngördükleri belirtilerek, sanıklara çeşitli hapis cezaları verildi.
Sel Felaketi ve Olayın Gelişimi
5 Eylül 2023 tarihinde, şiddetli yağışların etkisiyle Iğneada beldesindeki Longoz Ormanları’nda yer alan ve ‘Sisli Vadi’ olarak bilinen bölgede bungalov evlerin bulunduğu alanda büyük bir sel felaketi meydana geldi. Sel sularının etkisiyle bungalovlarda tatil yapan 6 kişi hayatını kaybetti. Bu kişiler arasında doktor Selman Bağışlar, eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ve tesis müdürü Ümit Solmaz bulunuyordu. Sel sularına kapılarak yaşamını yitiren bu kişiler, bölgedeki bungalovların usulsüz ve ruhsatsız şekilde inşa edilmiş olması nedeniyle felakete kurban gitti.
Olayın ardından başlatılan soruşturmada, bungalovların inşa edilmesinin ruhsata aykırı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, bölgedeki bu yapıların daha önce yıkılmaları yönünde verilen kararlar olmasına rağmen, tesis hala faaliyet göstermekteydi. Tesis, sosyal medyada doğal yaşam temalı reklamlarla tanıtılmakta, ancak vergi levhasında 'karma çiftlik' olarak faaliyet gösterdiği bildirilmişti. Bu durum, işletmenin faaliyetlerinin kanun ve mevzuata aykırı olduğunu ortaya koydu.
İddianame ve Dava Süreci
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın ardından tesis sahibi Bülent Bayrak’ı "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan gözaltına almış, ayrıca şirket yöneticileri Sevcan Ulutürk, Cenan Aydın ve Büşra Gökgöz de soruşturma kapsamında yer aldı. Üç sanık, tutuklandıktan sonra serbest bırakıldı. Hazırlanan iddianamede, sanıklara "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına sebep olma" suçundan 3 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi.
Bilirkişi raporunda, bungalov evlerin inşaatının usulsüz olduğu, bölgedeki yapıların mühendislik hizmeti almadan ve yeterli güvenlik önlemleri alınmadan yapıldığı belirtildi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden gelen uzmanların hazırladığı raporda, bu tür yapıların sel taşkınlarına karşı dayanıksız olduğu ve olası bir felakette büyük zarara yol açabileceği vurgulandı. Ayrıca, yapılan keşiflerde, sanıkların olası felaketi öngördükleri ancak gerekli önlemleri almadıkları ifade edildi.
Mahkemenin Kararı
Kırklareli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, davanın 8’inci duruşmasında, sanıkların sorumluluğu ve eylemleri hakkında kararını verdi. Mahkeme, tesis sahibi Bülent Bayrak’a 11 yıl 3 ay hapis cezası verirken, diğer sanıklar Cenan Aydın ve Büşra Gökgöz’e de 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Sevcan Ulutürk ise beraat etti. Bayrak’ın tutukluluk hali devam ederken, Aydın ve Gökgöz’ün adli kontrol şartlarıyla serbest kalmasına karar verildi.
Mahkeme gerekçeli kararında, basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki farkı net bir şekilde tanımlayarak, olayın neticesinin öngörülebilir olduğunu vurguladı. Bayrak’ın, bungalov evlerin ruhsatsız şekilde inşa edilmesini ve bu yapılarla ilgili yıkım kararlarının uygulanmamasını engellemek için gerekli önlemleri almadığını belirtti. Ayrıca, diğer sanıklar Cenan Aydın ve Büşra Gökgöz’ün de, yapılan usulsüz yapılaşmaya göz yumarak, felaketin oluşma ihtimalini göz ardı ettikleri ifade edildi.
Öngörülebilir Sonuç ve Bilinçli Taksir
Mahkeme, sanıkların "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olma" suçunu işlediklerine kanaat getirdi. Kararda, sanıkların bu felaketi öngördükleri ancak önlemek için gerekli adımları atmadıkları belirtildi. Özellikle, tesis sahibi Bülent Bayrak’ın, inşa edilen bungalov evlerin, mühendislik hizmeti almadan ve güvenlik önlemleri yetersiz bir şekilde yapıldığını bilerek, bu riskin farkında olduğunu ancak sorumluluklarını yerine getirmediği vurgulandı.
Mahkeme, ayrıca olay yerindeki sel felaketinin, sanıkların inşa ettikleri bungalov evlerin yetersizliğinden kaynaklandığını ve bu evlerin sel taşkınında yıkılarak ölüme ve yaralanmalara yol açabileceğini belirtti. Cenan Aydın ve Büşra Gökgöz, işlettikleri tesisin bu riski taşıdığını bildikleri halde gerekli önlemleri almadıkları için suçlu bulundular.
Bu dava, turizm sektöründeki yapıların güvenliğini ve işverenlerin yasal sorumluluklarını bir kez daha gündeme getirdi. Mahkeme, sanıkların dikkatsiz ve özensiz davrandığını, felaketin önlenebileceğini ancak öngörülen tehlikelere karşı herhangi bir önlem alınmadığını belirleyerek cezai sorumluluklarını ortaya koydu. Bu dava, benzer işletmelerin gelecekte daha dikkatli olmaları ve güvenlik önlemlerini titizlikle uygulamaları gerektiğinin de önemli bir hatırlatıcısı oldu.