Öncelikle, tanımadığı birini sokakta saldırarak öldüren Turgut Şahin'in eyleminin, herhangi bir bahaneyle de olsa kabul edilemez olduğunu vurgulamak gerekir. Adli tıp uzmanları ve psikiyatrik değerlendirmeler, sanığın zihinsel durumunun saldırı anında normal olmadığını ortaya koysa da, bu durum suçun ağırlığını hafifletmemektedir.
Sanığın "Kendimi oyunda sandım" şeklindeki açıklaması, ciddi bir psikolojik probleme işaret etmektedir. Saldırı anında gerçeklikten kopmuş olduğu anlaşılan Turgut Şahin'in, öncesinde de tedavi gerektiren bir zihinsel bozukluğu olabilir. Eğer böyleyse, bu durumun yargılama sürecinde dikkate alınması ve sanığın cezasının belirlenmesinde hafifletici bir unsur olarak değerlendirilmesi gerekir.
Ancak, diğer yandan, toplumun güvenliği ve hukuk devleti ilkelerinin korunması da göz önünde bulundurulmalıdır. Canavarca bir cinayete imza atan sanığın, uzun süreli bir hapis cezasına çarptırılması, adaletin sağlanması açısından önemli görünmektedir. Mahkeme, sanığın psikolojik durumunu dikkate alarak, yargılama sürecinde indirim uygulamış ve müebbet hapis cezası vermişse de, bu kararın toplumsal barışı ve güvenliği ne ölçüde sağlayacağı tartışılabilir.
Sonuç olarak, bu olay, akıl sağlığı sorunları olan bireylerin topluma kazandırılması ve suçların önlenmesi konusunda daha etkin politikaların geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, erken müdahale ve rehabilitasyon programlarının yaygınlaştırılması, toplumsal farkındalığın artırılması gibi çok yönlü adımların atılması önem taşımaktadır. Ancak böylece, benzer trajik olayların yaşanması engellenebilir.
