Gündoğdu, plastik üretimindeki artışın doğrudan denizlere ulaşan plastik atık miktarını artıracağını belirtti ve önümüzdeki 50 yıl içinde bu miktarın 20 milyon tondan 60 milyon tona çıkmasının beklendiğini ifade etti. Gündoğdu, bu sorunun üstesinden gelebilmek için plastik üretiminin yüzde 50 oranında azaltılması gerektiğini savundu. Ancak bu önlem bile, doğaya salınan plastiklerin etkilerinin minimize edilmesini ancak sınırlı bir ölçüde mümkün kılabilir.
Yapılan araştırmalar, plastik kalıntılarının insan vücudunda çeşitli organlarda, mideden beynine, kan ve plasentaya kadar izlerini gösterdi. Bilim insanları, dünyanın her bölgesinde plastik kirliliğinin etkilerine dair somut bulgulara ulaştı. Ancak, Güney Kore'de başlayan Küresel Plastik Anlaşması için yapılan 5. Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (INC-5) oturumu, plastik üretiminin azaltılması konusunda bir anlaşma sağlanamadan sona erdi. Bu toplantı, küresel bağlayıcılığı olan bir plastik anlaşmasının 2025 yılına kadar imzalanması amacıyla yapılmıştı. Ancak, anlaşma metni hazırlanamadan toplantı sona erdi.
Prof. Dr. Gündoğdu, toplantının ertelenmesinin, özellikle petrol üreten ülkelerin plastik üretiminin azaltılmasıyla ilgili yapılan önerilere karşı gösterdikleri dirençten kaynaklandığını belirtti. Bu ülkeler, plastik üretiminin sınırlanması fikrine karşı çıktılar. Öte yandan, Norveç ve Ruanda'nın liderlik ettiği, 100'e yakın ülkenin plastik üretiminin azaltılmasının küresel bağlayıcı bir anlaşmanın oluşturulabilmesi için zorunlu olduğuna dair görüş bildirdiğini söyledi. Ne yazık ki, bu tartışmalar sonucunda kesin bir karar alınamasa da, toplantının ertelenerek müzakerelere devam edilmesi kararı alındı.
Toplantıda, plastik türleri ve içerdiği kimyasallar hakkında yoğun tartışmalar yapıldı. Prof. Dr. Gündoğdu, plastiklerin içinde 16 bin kimyasal madde bulunduğunu ve bu durumun bazı devletlerin, plastik türlerinin ve kimyasal gruplarının yasaklanması talebine neden olduğunu belirtti. Ayrıca, Meksika'nın da içinde bulunduğu bir grup ülke, plastik üretiminin azaltılması gerektiğini vurguladı. Ruanda ve Pasifik adaları başta olmak üzere birçok ülke, plastik üretiminin azaltılmasının plastik kirliliğiyle mücadelede tek çözüm yolu olduğunu savundu. Bu gelişmeler, önümüzdeki toplantılarda plastik üretiminin sınırlanmasını içeren bir kararın alınma olasılığını artırdı.
Prof. Dr. Gündoğdu, plastik kirliliğinin sadece atık yönetimi ve geri dönüşüm altyapısının güçlendirilmesiyle çözülmeyecek kadar büyük bir sorun haline geldiğini vurguladı. Dünya genelindeki plastik kirliliği, iklim değişikliği gibi başka çevresel sorunlarla paralel olarak, gezegenin sınırlarını aşacak boyutlara ulaşmıştır. Uzun vadeli çözümler için plastik üretiminin ciddi şekilde kısıtlanması gerektiğini belirten Gündoğdu, mevcut üretim artışıyla 50 yıl içinde denizlere giden plastik atık miktarının 60 milyon tona çıkacağını söyledi. Bu, plastik üretiminin yüzde 50 oranında azaltılması ile ancak sınırlı ölçüde önlenebilir.
Plastik kirliliği küresel bir kriz haline gelmişken, atık yönetimi ve geri dönüşüm altyapısının güçlendirilmesi çözüm için yeterli olmayacak. Plastik üretiminin radikal bir şekilde sınırlandırılması, bu sorunun üstesinden gelinmesi için tek çözüm yolu olarak öne çıkmaktadır.