İmamoğlu, seçmenlerin kendilerine olan güveninin belediyeleri nasıl yönettikleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı. "Belediyelerimizi iyi yönetmezsek, iktidarı bize vermezler," diyen İmamoğlu, her belediye başkanının yalnızca kendi bölgesini değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm üyelerini ve 86 milyon vatandaşı temsil ettiğini belirtti. CHP'nin, halkın teminatı, mağdurların sesi, kapsayıcı ve reformcu bir parti olduğunu ifade eden İmamoğlu, partinin ikinci yüzyılda tıpkı ilk yüzyılda olduğu gibi kalkınacağını ve demokratikleşeceğini söyledi. Ayrıca, demokrasi ve ortak akıl vurgusu yaparak, "Demokrasi yoksa ortak akıl da yoktur," dedi.
İmamoğlu, Türkiye'nin siyaset arenasının yargı eliyle şekillendirilmeye çalışıldığını belirterek, "Rekabetin kuralları oyun başladıktan sonra değiştirilemez. Yargı, sandıkta başa çıkamadıkları rakiplerini dışarıda bırakmak için kullanılıyor," şeklinde konuştu. Yargısal tacizlerin, kendilerini yolundan çeviremeyeceğini ve Türkiye'nin hak ettiği yeri alacağını vurguladı.
Mansur Yavaş, konuşmasında kurultay için kendisine geç haber verildiğini ve bu durumun bazı yanlış anlaşılmalara yol açtığını ifade etti. "Ekrem Başkan'ın konuşmasının ardından söz almak istedim ama zamanlama konusunda sorun yaşadık," diyen Yavaş, tüm Büyükşehir Belediye Başkanlarının görüşlerini ifade etmesi gerektiğini belirtti. Yavaş, kurumsal bir partide iki başkanın konuşmasının bazen fitne ateşine neden olabileceğini söyledi.
Genel Başkan Özgür Özel ise Yavaş'ın konuşmasının ardından, tüm sorumluluğun kendisine ait olduğunu belirtti. Özel, "Bu organizasyonun akışında herhangi bir aksaklık varsa tüm sorumluluk bana aittir," dedi. Ayrıca, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın birlikte CHP'nin anahtarlarını taşıdığını vurgulayarak, ikisinin de partinin önemli unsurları olduğunu ifade etti.
İmamoğlu, konuşmasında, aralarındaki sorunun kişisel bir mesele olmadığını ve her şeyin şeffaf bir şekilde yapıldığını belirtti. Özetle, partideki birlik ve beraberliğin ön planda olduğunu söyledi.