Enstitü, yüksek lif oranına sahip yabancı kenevir türleriyle yerli çeşitlerin melezlenmesiyle, kenevirin lif oranını artırmayı hedefliyor. Bu projede, genetik çeşitliliği artırmaya yönelik çalışmalar, özel olarak tasarlanmış kabinlerde sürdürülüyor.
Genetik Varyasyon ve Melezleme Yöntemleri
Enstitü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, bu çalışmaların temel amacının, kenevirin genetik çeşitliliğini artırmak olduğunu belirtti. Aytaç, "Burada en önemli hedefimiz, kenevirin her tür genetik yapısını kapsayan genotipleri ortaya çıkarmaktır. Bu tür genetik varyasyonları yaratırken, 'genetik kirlenme' olmaması için çok dikkatli bir yöntem izliyoruz. Bu nedenle melezleme işlemlerini, dışarıdan polen girişi olmaması adına, özel kabinlerde gerçekleştiriyoruz" dedi.
Yüksek Lif Oranı İçin Yabancı ve Yerli Türlerin Melezlenmesi
OMÜ Kenevir Araştırmaları Enstitüsü'nün TÜBİTAK destekli projesi kapsamında, yerli kenevir çeşitlerinin lif oranını artırmak amacıyla yabancı kökenli yüksek lif oranına sahip Santhica-27 ve Futura-75 çeşitleri ebeveyn olarak seçildi. Bu türler, yerli genotiplerle melezlenerek daha yüksek lif verimi elde edilmesi hedefleniyor. Çalışmalar, 16 farklı melez kombinasyonu üzerinde, genetik olarak izole edilmiş kabinlerde devam ediyor. Prof. Dr. Aytaç, "Bu kabinlerde, istediğimiz genetik özelliklere sahip kenevir bitkilerini yetiştirebilmek için titiz bir süreç izliyoruz. Kabinler, dışarıdan polen geçirmeyen özel örtülerle kaplanmış ve bu sayede sadece belirlediğimiz ebeveynler arasında melezleme sağlanıyor" şeklinde açıklama yaptı.
Kabinler ve Gözlem Bahçeleriyle Yeni Genetik Çeşitler
16 farklı melezleme kombinasyonu üzerinde çalışabilen kabinlerin sayısının artırılmasının hedeflendiğini belirten Prof. Dr. Aytaç, yıl boyunca birkaç jenerasyon melezleme yaparak daha fazla genetik çeşit oluşturmayı amaçladıklarını söyledi. Bu çeşitler, daha sonra gözlem bahçelerinde test edilerek değerlendiriliyor. "Yeni çeşit adayları, verimlilik, lif oranı, yağ verimi gibi özellikler göz önünde bulundurularak belirleniyor. Ayrıca, ilaç etkin maddesi üretimi için de çalışmalarımız devam ediyor" diye ekledi.
Kenevir Gen Bankası Oluşturma Çalışmaları
Prof. Dr. Aytaç, enstitü olarak dünya genelindeki tüm kenevir genotiplerini içerecek bir gen bankası oluşturmayı amaçladıklarını ifade etti. "Bu kabinlerde, kenevir tohumları 4 ila 4,5 ay süreyle kalıyor. Tohumlar olgunlaştığında, kabinleri tekrar hazırlayarak yeni üretimler yapıyoruz. Ayrıca, yurtdışından ithal edilen bazı yabancı çeşitleri de melezleme çalışmalarına dahil ediyoruz. Enstitümüzde, yaklaşık 2.500 genotipe sahip bir koleksiyon bulunuyor. Tüm bu genetik materyalleri, ilerleyen yıllarda kullanılmak üzere gen bankamızda saklıyoruz" dedi.
Sürekli Gelişim ve Araştırma
Prof. Dr. Aytaç, enstitülerinin amacının sadece yeni kenevir çeşitleri geliştirmek değil, aynı zamanda genetik varyasyonları oluşturmak olduğunu belirterek, "Kenevirin kısa boylu türlerinden uzun boylu türlerine, dallı türlerinden dalsız türlerine kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca, kenevirin protein, yağ ve diğer kannabinoid özellikleri konusunda da farklı varyasyonlar oluşturmak için sürekli araştırmalar yapıyoruz. Bu süreçte genetik çeşitliliği artırmak, kenevirin her yönüyle daha verimli hale gelmesini sağlamak için çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.