Modern Türkiye'nin uzun zamandır hayal ettiği Marmaray projesi, resmi olarak Ağustos 2004'te başladı ve sistem 29 Ekim 2013'te halka açıldığında nihayet hayata geçti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'na göre, Marmaray, İstanbullulara kesintisiz ve verimli ulaşım sağlamada büyük bir rol oynamıştır. Bakan, Sirkeci ve Üsküdar istasyonları arasındaki 4 dakikalık yolculuk süresinin, hava koşullarından etkilenmeyerek, yolcular için bir oyun değiştirici olduğunu vurguladı. Marmaray'ın 60.46 metre derinliği, onu dünyanın en derin su altı tüp tüneli haline getiriyor ve Avrupa ile Asya'nın iki kıtasını etkili bir şekilde bağlıyor.
Marmaray'ın başarısı, yolcu sayısındaki kayda değer artışla görülebilmektedir. Uraloğlu, 2024'ün ilk 10 ayında sistemden yararlanan yolcu sayısının 208 milyon olduğunu açıkladı; bu, projenin şehir ulaşım ağı içindeki artan popülaritesinin ve öneminin bir göstergesi. Bu hızlı yolcu artışı, İstanbul'un 15 milyondan fazla nüfusa sahip bir metropol olarak yıllardır karşılaştığı ulaşım zorluklarını ele alma yeteneğini vurgulamaktadır.
Marmaray projesi yalnızca bir ulaşım çözümü değil; Türkiye'nin altyapısını modernize etme ve vatandaşlarının yaşam kalitesini artırma konusundaki taahhüdünün bir sembolüdür. Boğaziçi'nin iki yanını kesintisiz bağlayarak Marmaray, trafik sıkışıklığını azaltmaya, hava kalitesini iyileştirmeye ve bölgede sürdürülebilir hareketliliği teşvik etmeye yardımcı olmuştur.
Projenin etkisi yalnızca yolcular için sağladığı doğrudan faydalarla kalmaz. Marmaray, çevresindeki bölgelerin ekonomik gelişiminde de önemli bir rol oynamış, ticaret merkezlerine daha kolay erişim sağlamış ve hem işletmeler hem de sakinler için bağlantıyı artırmıştır. Bu ulaşım ve şehir planlaması entegrasyonu, Türk hükümetinin daha yaşanabilir ve ekonomik olarak canlı bir İstanbul yaratma çabalarının ana odak noktası olmuştur.
Marmaray, 11. yılını kutlarken, ülkenin mühendislik başarılarının ve dünya standartlarında altyapı inşa etme taahhüdünün bir kanıtı olarak duruyor. Projenin devam eden başarısı ve artan yolcu sayıları, entegre ulaşım sistemlerinin İstanbul gibi megakentlerin geleceğini şekillendirmedeki dönüştürücü gücünü göstermektedir.