Su kaynaklarındaki azalma, şehre su sağlayan sistemlerin durmasına ve bu durumun bahçe sulamalarını etkilemesine yol açtı. Ayrıca, Kırkgöz'ün çevresi çöp ve moloz gibi atıklarla kirletiliyor.
Kırkgöz, Antalya'nın tarih boyunca çeşitli medeniyetler için hayati öneme sahip bir tatlı su kaynağı olmuştur. Ancak artan sıcaklıklar, vahşi tarımsal sulama yöntemleri ve özellikle dağlardaki taş ocakları ile hidroelektrik santrallerinin faaliyetleri, bu kaynağı tehdit eden faktörler arasında yer alıyor. Bu tür faaliyetler, Kırkgöz'ün beslenmesini sağlayan yeraltı su kaynaklarının azalmasına ve bu nedenle su seviyesinin düşmesine neden oluyor. Su miktarındaki azalma, bu bölgedeki Vakıf Zeytinliği ve tarımsal alanların sulanmasını da olumsuz etkiliyor.
Avukat Cengizhan Gököz, Kırkgöz'ün Antalya'nın birincil su kaynağı olduğunu ve şehrin su ihtiyacını karşılayan önemli bir kaynak olduğunu belirtiyor. Gököz, "Kırkgöz'ün suyuyla Antalya'nın portakal bahçeleri ve şelaleleri besleniyor. Ancak, hidroelektrik santralleri ve taş ocaklarının etkisiyle bu kaynak zamanla kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Taş ocaklarında patlatılan dinamitler, yeraltı sularının akışını bozuyor ve bu da su kaynaklarının yok olmasına yol açıyor" diyor.
Gököz ayrıca, Kırkgöz'ün su kaynaklarının değişik amaçlarla kullanıldığını ve bu kullanımın önemini vurguluyor. "Antalya'da yıllardır kullanılan bu su, şehrin doğallığını ve güzelliğini artırıyordu. Ancak, taş ocakları ve hidroelektrik santralleri gibi yapıların etkisiyle bu su kaynaklarının yok olması tehlikesiyle karşı karşıyayız" diye ekliyor.
Son olarak, Gököz, Kırkgöz'ün korunması için acil tedbirler alınması gerektiğini ifade ediyor. "Kırkgöz'ü besleyen derelerden su gelmiyor ve bu durum su kaynağının azalmasına yol açıyor. Bu sorunun daha da büyümemesi için gerekli önlemlerin alınması ve mevcut işletmelerin sınırlandırılması gerekiyor" şeklinde konuşuyor.
