GÜNDEM

İnme ve Beyin Hasarı Sonrası Yeni Bir Yaşama Adım Attılar

İstanbul’da, Memorial Hastanesi tarafından düzenlenen 4. Mucize Organ Beyin Sempozyumu, inme geçiren ve beyin hasarı yaşayan hastaların yeniden hayata tutunma süreçlerini, uzmanlarla birlikte katılımcılara aktarmak amacıyla gerçekleştirildi.

Abone Ol

 Sempozyum, inme ve beyin hasarı yaşayan hastaların, yaşamlarını nasıl yeniden şekillendirdiklerini anlatırken, aynı zamanda bu tür sağlık sorunlarıyla mücadele eden bireylerin tedavi süreçlerinde elde ettikleri başarıları gözler önüne serdi.

Yaşama Tutunma Mücadeleleri: İlham Verici Hikayeler

Sempozyumda, beyin hasarı geçiren birçok hasta, yaşadıkları zor süreçleri ve bu süreçten nasıl güçlü bir şekilde çıktıklarını katılımcılarla paylaştılar. Beyin hasarına ve inme geçirmiş hastaların yeniden normal hayata dönmelerinde erken müdahale ve uygun tedavi planlamalarının büyük rolü olduğu vurgulandı. Ayrıca, inme belirtilerinin tanınması, erken dönemde başlanan fizik tedavi ve robotik rehabilitasyon uygulamaları ile hastaların eski hayatlarına dönmelerinin mümkün olduğu belirtildi. Beyin hasarı sonrası uygulanan nöro-rehabilitasyon programlarının önemi de sempozyumda derinlemesine tartışıldı.

"Yaşamanın Bedeli Çok Ağır Olabiliyor"

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Memorial Şişli Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Başkanı Prof. Dr. Engin Çakar, beyin hasarı ve inme konusunda farkındalık yaratmanın önemini vurguladı. İnme ve travmatik beyin hasarlarının dünyada giderek daha yaygın hale geldiğini belirten Prof. Dr. Çakar, her yıl dünya çapında 15 milyon kişinin inme geçirdiğini ve her 4 kişiden birinin hayatı boyunca en az bir kez beyindeki damar problemleriyle karşılaştığını söyledi. Çakar, "İnmelerin yüzde 80’i önlenebilir. Bu sempozyumu, hastalığı önlemek, erken dönemde tedaviye başlamak ve tedavi süreçlerini daha etkili hale getirmek için yapıyoruz" diyerek, sağlık tedbirlerinin alınmasının önemine dikkat çekti.

İnme ve Beyin Hasarının Risk Faktörleri

Prof. Dr. Engin Çakar, inme ve beyin hasarı risklerini artıran sağlık sorunlarına da değindi. Özellikle yaşlılık, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, diyabet, obezite, sigara ve alkol kullanımının inme riskini artıran başlıca faktörler olduğunu belirtti. Ayrıca, ailede inme ya da kalp damar hastalığı öyküsü bulunan bireylerin de genetik yatkınlık nedeniyle yüksek risk altında olduklarını söyledi. Çakar, bu riskleri yönetmek için düzenli sağlık kontrollerinin ve sağlıklı yaşam tarzı seçimlerinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Gelişen Teknolojilerle Bağımsızlık Geri Kazanılıyor

Son yıllarda inme ve beyin hasarı tedavisinde önemli teknolojik gelişmeler yaşandığını aktaran Prof. Dr. Çakar, robotik rehabilitasyon ve nöro-rehabilitasyon tekniklerinin hastaların yaşam kalitesini artırmakta büyük rol oynadığını belirtti. Özellikle felçli hastaların erken dönemde tedaviye alınarak, bağımsız hareket etme yetilerini kazandıkları ve yatağa bağımlılıktan kurtuldukları ifade edildi. Prof. Dr. Çakar, fizik tedavi egzersizleri, el-kol ve yürüme robotlarının hastaların motor becerilerini yeniden kazanmalarını sağladığını söyledi. Bu hastaların önemli bir kısmının kısmi ya da tam bağımsızlığa kavuştuğunu belirtti.

Hastalık Süreci ve Ailelerin Zorlu Yolculuğu

Sempozyumda, inme ve beyin hasarı geçiren hastaların aileleri de deneyimlerini paylaşarak, tedavi sürecinin nasıl ilerlediğine dair bilgiler verdiler. Neşet İsmet Behzetoğlu, 2022 yılında yaşadığı inme sonrasında sağlığına kavuşma sürecini ve bu süreçte yaşadığı zorlukları anlattı. Oğlu Neşet’in beyin kanaması nedeniyle geçirdiği ameliyatın ardından yaşadığı sürecin oldukça sancılı geçtiğini belirten Behzetoğlu, hastalığının erken dönemde tespit edilmemesinin, tedavi sürecinde daha büyük zorluklara yol açtığını ifade etti. “Eğer o dönemde film çektirmiş olsaydık, oğlumun hastalığını daha erken fark edebilirdik” diyerek, herkesin düzenli sağlık kontrolleri yaptırmasının önemine dikkat çekti.

Tornike Kobulia’nın Mucizevi İyileşme Süreci

Sempozyumda dikkat çeken bir diğer hikaye, 13 yaşında yüksekten düşme sonucu beyin travması geçiren Tornike Kobulia ve ailesinin yaşadığı mücadeleydi. Gürcistan’dan tedavi için Türkiye’ye gelen Tornike’nin annesi Matia Sanadze, oğlunun yaşadığı talihsiz kazanın ardından, tedaviye kabul edilmedikleri için büyük zorluklar yaşadıklarını belirtti. Matia Sanadze, “Oğlum arkadaşlarıyla birlikte inşaatın 4. katına çıkmıştı. Ayakları kayarak aşağıya düşüp, beyin kanaması geçirip, iki ay komada kaldı. Gürcistan’daki hastaneler tedavi edemedi, yurt dışında birçok hastaneye başvurduğumuzda kimse Tornike’yi kabul etmedi. Ama Memorial Hastanesi ve Engin Hoca bizi kabul etti ve burada büyük bir tedavi süreci başladı” diyerek, oğlunun hayatını kurtaran doktorlarına teşekkür etti.

“Burada Olmaktan Çok Mutluyum”

Tornike Kobulia, sempozyumda yaptığı konuşmada, tedavi sürecinin kendisi için çok zor olduğunu ancak Türkiye’deki hastaneye geldikten sonra büyük bir iyileşme kaydettiğini söyledi. “Bugün burada olmaktan çok mutluyum ve hastane ekibine çok teşekkür ediyorum. Engin Hoca ve ekibi sayesinde tekrar hayata döndüm” dedi.

Beyin Hasarına Karşı Bilinçlenme ve Erken Müdahale Önerileri

Sempozyumun sonunda Prof. Dr. Engin Çakar, beyin hasarı ve inme konusunda farkındalık yaratma çabalarının önemine vurgu yaparak, bu tür sağlık sorunlarına karşı daha fazla bilinçlenme çağrısında bulundu. İnme ve beyin hasarlarının her yaşta görülebileceğini belirten Çakar, erken tanı, tedavi ve rehabilitasyonun yaşam kalitesini artırabileceği gibi, hastaların bağımsızlıklarını yeniden kazanmalarına da olanak sağladığını ifade etti. Ayrıca, toplumda inme ve beyin hasarı konularında daha fazla eğitim verilmesi gerektiğini ve bu tür sempozyumların bu amaca hizmet ettiğini söyledi.

Bu etkinlik, inme ve beyin hasarı geçiren bireylerin zorlu iyileşme süreçlerinde yaşadıkları mucizeleri, doğru tedavi ve destekle nasıl yeniden hayat bulduklarını gözler önüne serdi.