İletişim Başkanı Altun, yabancı basın mensuplarının, Cumhurbaşkanı seçim sonuçları ve Türkiye’nin dünyaya verdiği mesaja yönelik soruları üzerine Twitter hesabından değerlendirmede bulundu. Altun, Türkiye'nin 14 Mayıs Pazar günü Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerini yüzde 87’ye varan bir katılımla gerçekleştirdiğini hatırlatarak, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ilk turu yüzde 49,5'le (yani rakibine 4 puandan fazla bir fark atarak) tamamlamıştı. Dün yapılan ikinci turda ise seçmenin yüzde 84,2'si sandığa giderek Cumhurbaşkanımıza ülkeyi beş yıl daha yönetme görevini verdi. Adaylar çalışmalarını adil ve şeffaf bir ortamda gerçekleştirdi. Aşırı sağ ve aşırı sol partilerden müteşekkil bir koalisyonla karşı karşıya gelen Cumhurbaşkanımız son derece gerçekçi bir kampanya yürüttü. Kimseye sahte sözler vermedi. Aynı zamanda bir dezenformasyon yağmuruyla mücadele etti. Bu dezenformasyon kampanyasına sadece sosyal medya trolleri değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası medya kuruluşları da iştirak etti. Maalesef Sayın Cumhurbaşkanımızın rakibi de kendisini bu dezenformasyon kampanyasının borazanı haline getirdi" dedi.

'RAKİBİ TUTARLILIKLA İLGİLENMEDİ'

Erbakan Kimdir? Türkiye'nin Milli Görüş Lideri Erbakan Kimdir? Türkiye'nin Milli Görüş Lideri

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutarlılığı bir siyasal değer olarak benimsediğini vurgulayan Altun, "Buna mukabil rakibi tutarlılıkla ilgilenmedi. Gerçekleri önemsemedi. Sadece ne zaman, ne söylemesi gerekiyorsa o ifadeleri kullandı. Cumhurbaşkanımız, kampanyasını sosyopolitik gerçekler ışığında ve sosyolojinin şu temel kuralına uygun biçimde şekillendirdi. 'Toplum, bireylerin toplamından fazla bir şeydir.' Kendisinin toplumsal meseleleri çözüme kavuşturma çabaları bu ilkeden ve her bir vatandaşımızın hakkını hukukunu gözetme yaklaşımından esinlendi. Diğer yandan Cumhurbaşkanımızın rakibi bu hususu tamamen ıskalayarak aşırı popülist ve 'hipergerçek' bir kampanya yürüttü. Burada Cumhurbaşkanımızın siyasi kutuplaşmanın toplumsal kutuplaşmaya dönüşmesini engellemek için olağanüstü bir gayret gösterdiğini kaydetmek gerekiyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız herhangi bir toplumsal kesimi değil; yalnızca rakibini karşısına aldı. Buna rağmen rakibi, siyasal kutuplaşmayı toplumsal kutuplaşmaya dönüştürmek ve kutuplaşmayı derinleştirmek için var gücüyle çalıştı. Hatta nefret söylemine başvurdu. Dün gerçekleşen seçimleri Cumhurbaşkanımız, sosyal medya şirketleri ve uluslararası medya devlerinin rakibini desteklemesine rağmen kazanmıştır. Kendisi kampanya süresince istikrarın önemini vurgulayıp, küresel adalet mücadelesini sürdürme sözü verdi. Geçmişte yaptıkları ve başarılarıyla seçmene güven verdi. Aynı zamanda terör başta olmak üzere Türkiye'nin karşı karşıya olduğu dış tehditlere dair farkındalık oluşturdu. Dış politika, milli güvenlik, savunma sektörü, ekonomi, bilim ve teknoloji, sağlık ve barınma gibi toplumsal hayatın temel unsurlarına dair seçmene ümit verdi" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE YÜZYILI BAŞLAMIŞTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir yandan seçim kampanyasını yürütürken diğer yandan 6 Şubat'ta yaşanan büyük depremin yaralarını sarmayı sürdürdüğünü işaret eden Altun, şunları kaydetti:

"Kendisi ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunu ortaya koyup, seçimde elde ettiği başarıyı da 'büyük Türkiye zaferi' olarak tanımladı. Bu kavramı açık ve şeffaf bir biçimde izah etmek üzere 'Türkiye Yüzyılı için Doğru Adımlar' başlıklı yüzlerce sayfalık bir belge ortaya koydu. Bu plan kapsamında hayata geçirmek istediği somut projeleri televizyon yayınlarında ve mitinglerde anlattı. Elbette, Türk milletinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karakterini çok iyi tanıdığı için bu güçlü desteği kendisine verdiği vurgulanmalıdır. Türkiye, içinde bulunduğu istikrarsızlık çağında bölgesel ve küresel meselelerin çözümü için 'istikrarlaştırıcı güç' olmayı sürdürecektir. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde daha müreffeh, daha büyük ve daha güçlü olmak üzere kapsamlı bir kalkınma planını hayata geçirecektir. Cumhurbaşkanımız da bireysel hakların korunması ve geliştirilmesi, ailenin güçlendirilmesi, toplum çıkarının ve devlet menfaatinin gözetilmesi ve mağdur, mazlum ve madunların haklarının korunması için çalışmaya devam edecektir. Erdoğan Türkiye’si sürdürülebilirliğin, huzurun, kalkınmanın, değerlerin, gücün, başarının, barışın, bilimin, haklının, verimliliğin, istikrarın, şefkatin, iletişimin, dijitalin, üretimin ve istikbalin yüzyılını getirecektir. ‘Türkiye Yüzyılı’ artık başlamıştır. Kardeş, dost ve müttefik ülkeleri bu kutlu günde güçlü ve büyük Türkiye'nin yanında görmekten memnuniyet duyuyoruz."