Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçarslan, 'adli diş hekimliğinin' dişler vasıtasıyla felaket kurbanlarının kimliklendirilmesine ve bir suç olgusunun aydınlatılmasına destek olan bir disiplin olduğunu belirterek, yaptıkları çalışmalar ile adli süreçlere destek vermeye çalıştıklarını ifade etti. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından; deprem, heyelan, kaya düşmesi, sel, çığ, yangın, müsilaj gibi doğa kaynaklı afetler sonrası veri toplamak amacıyla saha çalışması yürütecek üniversitelerde ve araştırma enstitülerinde görevli araştırmacıların kısa süreli çalışmalarına destek sağlamak amacıyla organize edilen '1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı'na 'dişlerden kimliklendirme' konusu ile müracaat ettiklerini belirten Kılıçarslan, proje kapsamında deprem bölgesinde dental bulgular ve adli diş hekimliği açısından durumu gözlemleyerek, depremde adli alan üzerine çalışan personellere 'adli diş hekimliği' konusunda bilgilendirmeler yaptıklarını ifade etti.
'DAHA HIZLI SONUÇLARA ULAŞILABİLİRDİ'
Depremin kimliklendirme açısından yönetilmesinin oldukça zor olduğunu vurgulayan Kılıçarslan, "Çünkü cenazeleri muayene etmek için uzun süre bekletemiyorsunuz. Bir cenazenin kimliklendirilmesi; parmak izi alınması, DNA analizi için doku örneği alınması gibi belirli aşamaları gerektiriyor. Felaketin ilk günlerinde aynı anda 700-800 cenazenin kimliklendirilme için ilgililere teslim edilmesi büyük bir kriz oluşturdu. Bu kadar fazla cenazeyi muayene etmeye kalktığınızda muayene süresini 5-6 dakikalara düşürmek zorunda kalabilirsiniz. Deprem bölgesinde kimliklendirme çalışması yapan arkadaşlar özverili bir şekilde çalışmışlar; ancak adli diş hekimliğinin enstrümanları devreye sokulmuş olsaydı daha hızlı, daha kolay ve daha doğru sonuçlara ulaşılabilirdi" dedi.
Kılıçarslan, dişlerden kimliklendirme yapılabilmesi için ölüm öncesi bireylerin diş hekimi muayenesi sırasında elde edilmiş olan; yazılı kayıtlarının, radyografilerinin, dental model ve fotoğraflarının eşleştirme açısından son derece önemli olduğunu belirterek, "Eğer ölüm öncesi veriler sağlıklı bir şekilde mevcutsa bu durum bizi kimliklendirmeye götürecektir" diye konuştu.
'YILLAR SONRA KİMLİKLENDİRME YAPABİLME ŞANSINA SAHİBİZ'
Depremin büyük yıkıma neden olduğu Hatay'da incelemelerde bulunan Kılıçarslan, klasik ölü muayenesi için yeterli süre olmadığından dolayı birçok cenazenin kimliği tespit edilemeden defnedildiğini tespit ettiklerini söyledi. Kılıçarslan, dişlerin vücutta meydana gelen travmalara karşı en dayanıklı doku olduğunu belirterek, "İster su altında ister toprak altında olsun, dişler uzun süre yapılarını koruyabiliyor. Hem dişin dentin dediğimiz sert dokusundan hem de içindeki pulpa dediğimiz özünden DNA testleri yapılabilmekte. Herhangi bir başvuru sonrasında fethi kabir yapılarak çıkartılacak cenazelerde, eğer elimizde ölüm öncesi kayıtlar varsa ölümden aylar, yıllar geçmiş olsa bile dişlerden kimliklendirme yapabilme şansına sahibiz" dedi.