Yapılan açıklamalara göre, bakım merkezi çalışanları Bahar B.'nin kendisine zarar vermesi durumunda, ellerini ve ayaklarını bağlamışlar. Daha da kötüsü, bu olayları cep telefonuyla görüntüleyip sosyal medyada paylaşan bir diğer personel de bulunduğu belirtilmekte.
Anne Nurcan Bayram'ın sözleri de durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Bayram, "Bakımevi diyorlar ya resmen korku evi. Sadece Bahar değil, Bahar gibilerin de kurtulmasını istiyorum" diyerek, buranın aslında bir "bakımevi" değil, "korku evi" olduğunu vurguluyor. Bu ifadeler, söz konusu kurumun personeli tarafından çocuklara yönelik ciddi şiddet ve kötü muamelelerin yaşandığını açıkça göstermektedir.
Öte yandan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın da bu konuyla ilgili bir inceleme başlattığı belirtiliyor. Umut edilir ki, bakanlık tarafından yapılacak titiz bir inceleme sonucunda, bu tür iddiaların doğruluğu tespit edilip, gerekli yaptırımlar uygulanacaktır. Çünkü bu tür kurumlarda, savunmasız çocukların şiddete maruz kalması kabul edilemez.
Özel bakım merkezlerindeki şiddet iddialarının ortaya çıkması, bu alanda daha sıkı denetim ve gözetim mekanizmalarının gerekliliğini de gözler önüne sermektedir. Devlet kurumlarının, özellikle özel sektöre ait bu tür bakım merkezlerini daha yakından takip etmesi, çocukların güvenliğini sağlamak adına son derece önemlidir.
Ayrıca, otizmli çocukların bakım ve rehabilitasyonu konusunda toplumsal farkındalığın artırılması da kritik önem taşımaktadır. Sadece Bahar değil, tüm "Bahar gibilerin" güvenli ve şiddetten uzak bir ortamda bakım hizmeti alabilmeleri için, bu konudaki hassasiyet ve duyarlılık güçlendirilmelidir.
Sonuç olarak, Büyükçekmece'deki özel bakım merkezindeki şiddet iddialarının tüm boyutlarıyla araştırılması ve gerekli adımların atılması elzemdir. Savunmasız çocukların güvenliğinin sağlanması, tüm toplumun ortak sorumluluğudur.