Büyükşehir Belediyesi, bu proje sayesinde üreticilerin hem zaman hem maliyetten tasarruf etmesini, hem de binlerce organik atığın geri dönüşümünü gerçekleştiriyor. Örtü altı yetiştiriciliği yapan üreticiler, artık tarlalarından topladıkları organik atıkları boş arazilere, ormanlık alanlara ya da yol kenarlarına bırakmak zorunda kalmıyor. Bu atıklar, Büyükşehir ekipleri tarafından toplanarak katı atık ve bertaraf tesislerine ulaştırılıyor, böylece çevre kirliliğinin önüne geçiliyor. Aynı zamanda, artan girdi maliyetleriyle başa çıkmak zorunda kalan üreticiler, işçi ve iş yükü maliyetlerinden de kurtulmuş oluyor. Mersin’in örtü altı yetiştiriciliği konusunda önemli illerden biri olduğunu belirten Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'ndan Ziraat Mühendisi Aysun Seçkin, “Sezon sonlarında meydana gelen büyük miktarda atık, üreticiler tarafından genellikle dere kenarlarına veya boş alanlara atılıyor veya yakılıyordu. Bu durum, çevre kirliliğine ve kimyasal atıkların oluşumuna neden oluyordu. Bu hem insan sağlığı hem de çevre sağlığı için ciddi riskler taşıyordu. Biz de bu atıkları belirli noktadan toplayıp, bertaraf tesisimize taşıyarak geri dönüşüme kazandırmayı amaçladık,” şeklinde açıklamada bulundu. Proje kapsamında, Kazanlı, Karacailyas, Adanalıoğlu ve Abdullah Şahutoğlu mahalleleri pilot bölgeler olarak seçildi. Buradaki üreticiler, belirlenen atık toplama noktalarına bitkisel atıklarını getiriyorlar. Bu atıklar, toplanarak Sarıibrahimli'deki katı atık depolama ve geri dönüşüm tesisine taşınıyor ve elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Adanalıoğlu Mahalle Muhtarı Kazım Can, üreticilerin Eylül ve Ekim ayında ekim sezonunu başlattıklarını, Temmuz ve Ağustos'ta ise sezonu bitirdiklerini belirtti. Sezon sonunda, üreticilerin topladığı organik atıkları çevreye bırakmak zorunda kaldıklarını ifade eden Muhtar Can, “Büyükşehir Belediyesi, bu organik atıkları her yıl döküm sahasına taşıyor. Bu sayede üreticiler büyük bir mali yükten kurtulmuş oluyor ve çevre kirliliği önleniyor,” dedi. Büyükşehir Belediyesi'nin bu çevreci yaklaşımı, hem üreticilere hem de çevreye önemli katkılar sağlıyor ve sürdürülebilir bir tarım pratiği için örnek teşkil ediyor.