Ona göre, Karşıyaka'dan Çiğli ve Bornova'ya uzanan ormanda kaybedilen ağaçlar, sel riskini önlemede önemli bir rol oynuyordu. Gerçekten de, 1995 yılında Çiğli'de meydana gelen büyük selden sonra bu alana dikilen ağaçların, su baskınlarına karşı bir engel oluşturduğunu açıklıyor. Ne yazık ki, bu doğal savunma son dönemlerdeki orman yangınlarıyla yok oldu.
Ertaş, 13 Ekim'in 1989 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Dünya Afet Riskinin Azaltılması Günü olduğunu vurguluyor. Dünyanın birçok ülkesinde, bu vesileyle afet risklerini azaltma, riskleri anlama ve felaketlere karşı önlemler alma çabalarının arttığını belirtiyor. Dernek olarak, Türkiye'de bu alanda yaklaşık 4 yıldır faaliyet yürütüyorlar.
Ertaş'ın sözleri, orman yangınları gibi doğal bir felaketin, burada artan sel riski gibi başka felaket türlerine nasıl yol açabileceğini iyi bir şekilde ortaya koyuyor. Bu durum, felaket risklerinin yönetiminde farklı felaket türleri arasındaki etkileşimleri dikkate alarak, önleme ve hafifletme önlemlerinin uygun bir şekilde uygulanmasının önemini vurguluyor. İzmir derneğinin yürüttüğü farkındalık çalışmaları, bu bölgedeki felaketlere karşı dayanıklılığı artırma amacını güdüyor.