İzmir ölçeğinde bina yıkma ve yeni yapı inşa etme sürecinin yönetilmesinin ciddi zorlukları bulunmaktadır.
Depreme Hazırlık Süreci
İzmir, tarihsel olarak sık sık deprem tehdidiyle karşı karşıya kalan bir şehir. Son olarak 30 Ekim 2020 ve 6 Şubat 2023 tarihlerinde yaşanan büyük depremler, şehrin depreme hazırlık seviyesinin yetersiz olduğunu göstermiştir. Başkan Tugay'ın da belirttiği gibi, şehrin depreme dirençliliğini artırmak için kapsamlı ve koordineli bir planlama gerekmektedir.
Bina Yıkım ve Yeniden İnşa Süreci
İzmir'de yaklaşık 700.000 bina bulunmakta ve bunların önemli bir kısmı güçlendirilmeye ihtiyaç duymaktadır. Tüm binaların kökünden yıkılıp yeniden inşa edilmesi, hem teknik hem de lojistik açıdan mümkün görünmemektedir. Buna ek olarak, yıkım ve yeniden yapım işlemlerinin milyonlarca vatandaşı etkileyecek olması nedeniyle, sürecin yönetilmesi büyük bir zorluk teşkil etmektedir.
Ara Çözümler
Başkan Tugay'ın belirttiği gibi, bu sorunun çözümü için "ara çözümler" üretilmesi gerekmektedir. Bunlar arasında öncelikle mevcut binaların güçlendirilmesi, riskli yapıların tespiti ve önceliklendirilmesi, afet lojistiği ve barınma planlaması gibi adımlar yer alabilir. [1] Ayrıca, deprem riski yüksek bölgelerdeki yeni yapılaşmanın kontrol altına alınması ve kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması da kritik önem taşımaktadır.
Koordinasyon ve Kaynak Gerekliliği
Tüm bu çalışmaların başarılı olması için, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında güçlü bir koordinasyon sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, bu çabaların finansmanı için yeterli kamu ve özel sektör kaynaklarının seferber edilmesi de büyük önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, İzmir ölçeğinde depreme hazırlık ve bina güçlendirme süreçlerinin yönetilmesi ciddi zorluklar içermektedir. Ancak, Başkan Tugay'ın vurguladığı gibi, "ara çözümler" üretilerek ve tüm paydaşların işbirliği içinde çalışmasıyla, İzmir'in depreme dirençliliği artırılabilir. Bu konuda bütüncül, koordineli ve kararlı bir yaklaşım sergilenmesi hayati önem taşımaktadır.
