Aydal, Suriye’deki savaşın sona ermediğini, aksine yeni başladığını belirterek, şu ana kadar bu karmaşadan en çok kâr sağlayan tarafların Fırat’ın doğusundaki toprakları işgal eden YPG, PKK ve bağlantılı örgütler ile İsrail olduğunu vurguladı. Aydal, İsrail’in Suriye’ye ait Golan Tepeleri’nden elde ettiği su kaynaklarını stratejik bir avantaj olarak kullanarak, bu bölgeyi daha fazla işgal ettiğini ve bu toprakları geri vermemek için tüm gücünü seferber edeceğini söyledi.

Suriye’deki Çeşitli Silahlı Grupların Durumu

Aydal, Suriye'deki karmaşık savaş sürecini değerlendirerek, özellikle muhalif grupların rejimi devirmesinin ardından yaşanan önemli gelişmelere dikkat çekti. Suriye’deki bazı şehirlerin, özellikle Halep, Hama, Humus ve Şam’ın kısa bir süre içinde HTŞ (Hey’et Tahrir el-Şam) tarafından ele geçirilmesine işaret etti. Bu süreçte Suriye hükümetinin güçlerinin ve donanımının, bu şehirleri savunma konusunda nasıl başarısız olduğuna dair bazı soru işaretleri ortaya koyan Aydal, ülkedeki üst düzey generallerin rüşvet alarak orduyu saf dışı bırakmalarını veya donanımlarının etkisiz hale getirilmesini de sorguladı.

Suriye'deki silahlı grupların çok çeşitli yapılar ve ideolojiler taşıdığını belirten Aydal, bu grupların her birinin farklı stratejilere sahip olduğunu ve yakın zamanda bu gruplar arasında güç ve çıkar paylaşımı yüzünden ciddi çatışmalar yaşanabileceğini vurguladı. Aydal, bu grupların bazılarının selefi ideolojiler benimsediğini, bazılarının ise daha farklı yapılar taşıdığını ifade etti.

Türkiye İçin Tehditler ve Gelecek Projeksiyonları

Aydal, Türkiye’nin çıkarlarının gelecekteki projeksiyonlarını şekillendirecek önemli unsurlar arasında Suriye’deki bölgesel dinamiklerin bulunduğunu belirtti. Bu bağlamda, Türkiye'nin Suriye’deki gelişmelere nasıl müdahil olacağı ve bu süreçte nasıl bir strateji izleyeceği konusunda belirsizliklerin mevcut olduğunu ifade etti. Türkiye'nin bu karmaşık durumdan nasıl çıkacağı, Aydal’a göre, oldukça önemli bir soru işareti taşımaktadır.

Aydal, ayrıca bölgedeki su kaynaklarının stratejik önemine dikkat çekerek, gelecekteki savaşların büyük ölçüde su savaşlarına dönüşeceğini ve bu durumun Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturabileceğini belirtti. Özellikle Fırat ve Dicle gibi önemli nehirlerin Türkiye'nin geleceği için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Aydal, su kaynakları üzerindeki kontrolün, bölgedeki güç mücadelesinin merkezinde yer alacağını söyledi.

Emperyalist Güçlerin Türkiye Üzerindeki Etkileri ve Potansiyel Tuzağa Düşülme Riski

2024 Çay Rekoltesi 1 Milyon 438 Bin Tonu Geçti 2024 Çay Rekoltesi 1 Milyon 438 Bin Tonu Geçti

Aydal, bölgedeki gelişmelerin Türkiye için ciddi riskler taşıdığına dikkat çekerek, emperyalist ve siyonist güçlerin Türkiye'yi çeşitli federasyon projeleriyle bölmeyi hedefleyebileceğini öne sürdü. Aydal, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgeleri ve Kuzey Irak'taki Barzani yönetimindeki bölgelerin birleşmesiyle oluşturulmaya çalışılacak bir federasyonun, Türkiye için başlangıçta siyasi bir zafer gibi görünebileceğini ancak uzun vadede ülkenin parçalanmasına yol açabileceğini belirtti.

Bu tür projelere karşı dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Aydal, geçmişte Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır’ın da benzer şekilde Arap dünyasında kahramanlaştırılarak bir birleşme projesinin başlatıldığını ve bu birleşmenin sonunda Mısır’ın askeri, siyasi ve ekonomik olarak büyük bir felakete sürüklendiğini hatırlattı. Aydal, benzer bir tuzağın Türkiye için de kurulabileceğine dikkat çekti ve bu tür projelere karşı uyanık olunması gerektiğini vurguladı.

Aydal, Suriye’deki karmaşık durumu ve Türkiye’nin bu süreçteki rolünü değerlendirirken, bölgedeki stratejik hamlelerin dikkatle izlenmesi ve Türkiye’nin dış müdahalelere karşı hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Kaynak: DHA