Bunun için de 184 değişiklik geçiren artık yamalı bohçaya dönüşen bir anayasa yerine milletin temsilcileri tarafından Mecliste hazırlanan, tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin alındığı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini net bir şekilde ortaya koyan, demokratik, sivil, katılımcı bir anayasayla inşallah ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmemiz lazım" dedi. Adalet Bakanı Tunç, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nda (SETA) düzenlenen '15 Temmuz Sempozyumu'na katıldı. Bakan Tunç, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili bazı kesimlerce seviyesiz ifadeler kullanıldığını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın yurt dışına kaçacağı gibi akıl tutulması içeren birtakım sözler maalesef sarf edilebiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz'un o karanlık gecesini milletiyle beraber aydınlatan ve canı pahasına milletiyle beraber darbecilere karşı direnen bir liderdir. Maalesef, bu saçma sapan iddiaları böyle televizyon ekranlarında konuşanlar ülkemizde var. Ama milletimiz hiçbir zaman onlara itibar etmeyecektir. 15 Temmuz karanlık gecesi, milletimizle beraber, o şanlı direnişle aydınlığa çevrildi. Sonrasında darbeci anlayışla, darbecilerle hukuk içerisinde mücadele etmek gerekiyordu. Bu anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hemen devreye girdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın OHAL (Olağanüstü Hal) Kararnamesi'ni içeren teklifi, Meclis'te oy çokluğuyla kabul edildi" ifadelerini kullandı.
'ASLOLAN YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ GERÇEKLEŞTİRMEK'
15 Temmuz darbe girişimi yargılamalarına değinen Tunç, her bir dosyanın kendi özelliği olduğunu aktararak, "Yargımız o dosyaları kılı kırk yararak inceleme yapıyor. Varsa bir hata elbette ki düzeltiliyor. İstinafta düzeltiliyor. Yine hata yapılmışsa temyiz mahkememizde, Yargıtay'da düzeltiliyor. O nedenle yargımıza sonuna kadar güvenmemiz lazım. Bundan sonra asıl olan bu ülkede darbeler gerçekleşmemesi için neler yapabiliriz? Asıl önemli olan bu. Büyük bir tecrübe yaşadık. Önleyemediğimiz darbeler var ve önlenen darbeler var. 367 kriziyle beraber e-Muhtırası, önlenen darbe kalkışması ve Gezi Olayları da önlenen darbe kalkışması. 17/25 de önlenen darbe kalkışması. 15 Temmuz hain FETÖ kalkışması da önlendi. Bundan sonra bu tür kalkışmalara tevessül edilmemesi için özellikle tedbir almak gerekir. Hem bu tür sempozyumlar önemli, gençlerimize geçmiş siyasi tarihimizi anlatmamız, aktarmamız, çok değerli akademisyenlerimiz, tecrübeli yazarlarımızla beraber olmamız; ama asıl olan tabii ki yapısal dönüşümü gerçekleştirmek" diye konuştu.
'YENİ ANAYASA BORCUMUZU ÖDEMİŞ OLURUZ'
Tunç, Türkiye'nin yapısal dönüşüm anlamında çok önemli reformlara sahne olduğunu kaydederek, "Anayasamızda gerçekleştirilen değişiklikler; Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısının daha demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmesi, Anayasa Mahkememizin yapısının demokratikleştirilmesi, Milli Güvenlik Kurulu'nun sivilleştirilmesi, hak arama yollarının arttırılması, Kamu Denetçiliğinden bilgi edilme hakkına varıncaya kadar temel hak ve özgürlüklerin daha da tahkim edilmesi. Artık bu ülkede 'laik' diye aykırı eylemler, başörtüsü yasağı, katsayı yasağı, bunlar artık tamamen tarihe karıştı. Hak arama yollarını alabildiğine açan, kadın haklarını, çocuk haklarını güçlendiren düzenlemeleri anayasamızda yaptık. Sıkıyönetim ilan edilebileceğine yönelik madde vardı anayasada, bu kaldırıldı. İç hizmet kanunu 35 hep tartışıldı, hep konuşuldu. Bunlar hepsi tarihe karıştı, kaldırıldı. 'Darbeciler yargılanamaz' diye madde vardı anayasamızda, kaldırıldı. 12 Eylül darbecileri de ahir ömürlerinde milletin huzurunda yargılandılar. 28 Şubat darbecileri de gerekli cezalara çarptırıldılar. Dolayısıyla bu ülkede bir daha bu yüz kızartıcı suça hiç kimse tevessül edemesin diye mekanizmalar oluşturulmaya çalışıldı. Hükümet sistemi değişikliği de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de bu reformlardan en önemlerinden bir tanesi" dedi. Tunç, tüm bu değişikliklerin darbe anayasasının üzerinde yapılan değişiklikler olduğunu vurgulayarak, "Vesayetçi anlayışla oluşturulmuş olan bir anayasanın üzerinde yaptığımız kısmi değişiklikler. Asıl olan bu ülkenin artık yeni bir anayasayı hak ettiği, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladığımız şu dönemde 'Bir daha hiç darbe olmasın, bu ülkede milli iradenin önü hiç kesilmesin' diye daha köklü reformlara adım atmamız lazım. Bunun için de 184 değişiklik geçiren artık yamalı bohçaya dönüşen bir anayasa yerine milletin temsilcileri tarafından Mecliste hazırlanan tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin alındığı, temel hak özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini net bir şekilde ortaya koyan demokratik sivil katılımcı bir anayasayla inşallah ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmemiz lazım. İnşallah Türkiye bu şansı yakalar, Mecliste bir uzlaşma inşallah sağlanır ve o uzlaşma gerçekleştikten sonra da milletimize olan yeni anayasa borcumuzu da ödemiş oluruz" diye konuştu.