Adalet Bakanı Tunç, Türkiye Barolar Birliği Litai Konukevi'nde 'Küresel İnsan Hakları Siyaseti-İnsani Trajediler, Değerler Yitimi ve Sistemsel Çöküş' temalı sempozyuma katıldı. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Muharrem Kılıç ve çok sayıda davetli de sempozyumu takip etti. Bakan Tunç, sempozyumda 'İdealite ile Realite Arasında İnsan Hakları Düşüncesinin Krizi ve Yapısal Sorunlar', 'Küresel İnsan Hakları Pratiğinin Reel Politiği' ana başlıkları altında tebliğler sunulacağını söyledi.

'BM KARARLARININ TAMAMI, KAĞIT ÜZERİNDE KALDI'

İsrail'in, 7 Ekim'den bu yana 16 binin üzerinde Filistinliyi şehit ettiğini, ölenlerin neredeyse yarısını çocuklar, kalan yarısını anneleri ve aile büyüklerinin oluşturduğunu belirten Tunç, İsrail'in bir devlet gibi değil, örgüt gibi hareket ettiğini aktardı. Tunç, İsrail'in bugüne kadar BM'nin gerek Genel Kurul gerek Güvenlik Kurulu kararlarının hiçbirine uymadığını kaydederek, "Dünyada BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarına uymayan tek ülke, İsrail. Güvenlik Konseyi, bugüne kadar 14 kez ateşkes çağrısı yaptı ve bu çağrılar sonuçsuz kaldı. Filistinlilerin insan haklarının ihlal edildiğine yönelik alınan 19 karar, şiddetin durdurulması ve barışın sağlanılması için alınan 18 karar, Kudüs'ün statüsünü değiştirmek, saldırıların durması ve kınanması için ve uluslararası hukukun ihlaline yönelik alınan 11 karar, Filistin'in toprak bütünlüğünün sağlanması için alınan 10 karar, Yahudi yerleşimcilerin barışın önüne engel teşkil ettiğine yönelik alınan 6 karar ve burada saymakla bitmeyecek olan onlarca kararın tamamı kağıt üzerinde kaldı. Maalesef modern dünya, yaşananlara gözlerini kapatmış, sessizliğe bürünmüştür. Çok iyi biliyoruz ki ihlal edilen kendi vatandaşlarının insan hakları olsa böyle suskun kalmazlar. Gazze'de yaşanan insani trajedi, Batı'nın insan hakları kavramını nasıl istismar ettiğini, araçsallaştırdığını, nasıl işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla bütün dünyaya göstermekte. Kudüs'ten Arakan'a, Gazze'den Halep'e, Sudan'dan Batı Trakya'ya, Yemen'den Libya'ya, Akdeniz'den Meriç'e, Batı Şeria'dan Keşmir'e, Avrupa'dan Amerika'ya birçok coğrafyada masum insanlar, sebebi olmadıkları çatışmaların sonucu olarak en ağır insan hakları ihlalleri ile karşılaşmaktadırlar. Başta BM sistemi olmak üzere, uluslararası insan hakları mekanizmalarının daha adil ve etkin şekilde işlemesi için reforma ihtiyaç duyulduğu inkar edilemez bir gerçektir" diye konuştu.�

'REFORM İRADEMİZİ SÜREKLİ KORUYORUZ'

Bitlis’te Çocukların Müstehcen Görüntülerini Paylaşan 6 Şüpheli Gözaltına Alındı Bitlis’te Çocukların Müstehcen Görüntülerini Paylaşan 6 Şüpheli Gözaltına Alındı

Tunç, Türkiye'de insan merkezli yönetim anlayışıyla sivilleşme, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü alanında sessiz devrim niteliğinde adımlar atıldığını aktardı. Tunç, "Gerçekleştirilen reformlar sadece kağıt üzerinde kalmadı. Her biri, vatandaşlarımızın hayatına dokundu, vatandaşımız tarafından hissedildi ve benimsendi. Attığımız kararlı adımlarla, bir yandan temel hak ve hürriyetler alanını genişletirken, diğer yandan özellikle siyasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engelleri kaldırdık. Şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki reform irademizi sürekli koruyoruz. Önümüzdeki dönemde de insan hakları alanındaki kazanımlarımızı koruyarak hazırlamakta olduğumuz 'Türkiye Yüzyılı'nın Yargı Reformu ve İnsan Hakları Eylem Planları'ndaki hedeflerle; adaleti esas alan, insan odaklı bir yönetim anlayışı doğrultusunda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi.

'DEĞİŞMEZ MADDELER DIŞINDA HER KONU KONUŞULABİLİR'

Tunç, sivil ve özgürlükçü bir yeni anayasanın gerekliliğine değinerek, "Şimdi sıra, 'Türkiye Yüzyılı'nı adaletin de yüzyılı yapacak, tüm bu demokratik reformlarımızı taçlandıracak, vesayetçi anlayışı tümüyle tarihe gömecek, yeni, demokratik, özgürlükçü, sivil ve kuşatıcı anayasayı hep birlikte yapma vaktidir. Yaşam hakkını, düşünce ve kanaat özgürlüğünü, inancı ve inandığını yaşama özgürlüğünü, aileyi, toplumu ve mülkiyet hakkını daha da koruyan bir Anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur. Anayasa'daki vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmaya yetti mi yapılan reformlar? Yettiğini söylemek mümkün değil. Anayasa'mızın değişmez maddeleri var, bu maddelerin dışındaki her konu oturulup konuşulabilir. Kuşatıcı, sivil bir anayasayı bu ülkeye yapma inşallah nasip olur" diye konuştu.  

Editör: Muhammed Özkan