Bakan Fidan, Brüksel’de katıldığı Birinci Nükleer Enerji Zirvesi’ndeki konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Zirve, sivil nükleer enerjinin geleceği açısından bir dönüm noktası teşkil ediyor. Burada sivil nükleer enerjinin, enerji güvenliği ve iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü tasdik ediyoruz. Türkiye, halihazırda iddialı bir temiz enerjiye geçiş gündemiyle sağlam bir enerji rotası ve kaynak çeşitlendirme stratejisi uyguluyor. Hızla büyüyen bir endüstriyel ekonomi olarak, yeni enerji tedarik programlarını uygulamaya koymak zorunda kaldık. Dolayısıyla, sivil nükleer alana adım attık. Akkuyu Nükleer Güç Santrali bizim öncü projemizdir. Tamamen faaliyete geçtiğinde, elektrik ihtiyacımızın yüzde 10’unu karşılayacak.
Amacımız, küçük modüler reaktörlerin yanı sıra ilave konvansiyonel tesisler de inşa ederek bu seviyeyi yükseltmektir. Bu alandaki ilk adımlarını atan bir ülke olarak, Ajans ile işbirliği içinde en yüksek uluslararası güvenlik standartlarını uyguluyoruz. Ayrıca, nükleer enerji projelerinin finansmanı için küresel işbirliğinin önemini vurgulamak istiyorum. Zaporijya Nükleer Santrali’ndeki durum bizim için ciddi endişe teşkil etmekte. Ülkemiz ve bölgemiz Çernobil felaketini yaşamak zorunda kaldı. Bir diğerine dayanamayız. Türkiye, Zaporijya’da benzer bir felaketi önlemek için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Genel Direktörün bu konudaki çabalarını da destekliyoruz. Nükleer silahların kullanılması veya kullanılması tehdidi kabul edilemez. Özellikle, nükleer silahlara ilişkin söylemler, güvenli ve enerji bakımından temiz bir geleceğe yönelik ortak arayışımıza gölge düşürüyor. Bu açıdan şu anda en çok baskı altında olan bölge Ortadoğu. Gazze'deki katliam sürerken, İsrailli yetkililerin nükleer silahlarla ilgili söylemleri, sadece 'pervasız' denilerek geçiştirilemez. Dolayısıyla, Türkiye, olası bir nükleer silah yarışını önlemek için bölgenin nükleer silahsızlandırılması çağrısını yinelemektedir. UAEA’nın bu gelişen nükleer güvenlik ve güvenlik manzarasındaki kritik rolünü takdir ediyoruz.”