Türkiye, tarihsel olarak çok uluslu bir ülke olup, Kürtler Türkiye'nin en büyük azınlık grubunu oluşturmaktadır. Kürt nüfus, özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde yoğunlaşmaktadır ve Türkiye'nin toplam nüfusunun yaklaşık %15-20'sini teşkil etmektedir. Ancak, Kürtlerin siyasi, ekonomik ve kültürel hakları konusunda uzun yıllardır tartışmalar ve anlaşmazlıklar devam etmektedir.
Bahçeli'nin açıklaması, Türkiye'nin Kürt meselesini inkar ettiği ve görmezden geldiği şeklinde yorumlanabilir. Oysa Türkiye'nin Kürt sorunu, uzun yıllardır ülkenin en önemli sorunlarından biri olmuştur. Özellikle Kürt kökenli vatandaşların dil, kültür ve kimlik haklarının tanınması ve güvence altına alınması konusunda çeşitli çatışmalar ve çözüm arayışları yaşanmıştır.
1990'ların başından itibaren, Kürt hareketinin siyasi talepleri daha da yükselmiş ve Kürt kimliğinin tanınması, Kürtçe eğitim hakkı, özerklik gibi konular gündeme gelmiştir. Buna karşılık, Türk devleti, Kürt kimliğini uzun süre tanımamış, Kürtçe'nin kullanımını yasaklamış ve Kürt hareketine karşı sert bir güvenlik politikası izlemiştir.
2000'li yıllardan itibaren, Türkiye'de demokratikleşme ve insan hakları alanındaki ilerlemeler, Kürt meselesinin çözümü için umut verici bir atmosfer yaratmıştır. Ancak, 2015 yılından itibaren artan şiddet ve çatışmalar, bu süreci kesintiye uğratmıştır.
Günümüzde, Türkiye'nin Kürt meselesine yaklaşımı, Bahçeli'nin açıklamalarında görüldüğü gibi hala tartışmalı bir konudur. Bazı kesimler, Kürt kimliğinin ve haklarının tanınması gerektiğini savunurken, diğer kesimler bunu bölünmenin bir parçası olarak görmektedir. Bu nedenle, Kürt sorunu, Türkiye'nin en hassas ve çözülmesi zor meselelerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.