Çevresel faktörlerdeki değişimlerle birlikte, alerjik reaksiyonların sayısı da artıyor. Bu bağlamda, alerji ve atopi kavramları sıkça karıştırılıyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi'nden Çocuk Alerjisi ve İmmünolojisi Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, bu iki terim arasındaki farkları ve tedavi yaklaşımlarını açıkladı.
ATOPİ VE ALERJİ ARASINDAKİ TEMEL FARKLAR
Prof. Dr. Sarıçoban, atopi ve alerji arasındaki farkları şöyle özetliyor: “Atopi, genetik bir yatkınlık sonucu vücudun alerjenlere karşı aşırı tepki verme eğilimidir. Alerji ise bu tepkinin kendisidir.” Bu nedenle, bir kişinin atopik olması, aktif bir alerjiye sahip olduğu anlamına gelmez. Atopi, sadece bir eğilimi gösterirken, alerji, bu eğilimin aktif bir şekilde belirtiler gösterdiği durumdur.
ALERJİ TESTLERİNİN YORUMLANMASI
Alerji testlerinde pozitif sonuçlar genellikle atopi olduğunu gösterir. Ancak bu, kişinin aktif bir alerjiye sahip olduğu anlamına gelmez. Prof. Dr. Sarıçoban, “Testlerde pozitif çıkan sonuçlar, kişinin o maddeye karşı duyarlı olduğunu gösterebilir, fakat bu durumun aktif bir alerjiye yol açıp açmadığını belirlemek için ek belirtiler gereklidir” diyor. Örneğin, fındığa karşı test sonucu pozitif olan bir kişi, fındık tükettiğinde herhangi bir şikayet yaşamıyorsa, bu durum sadece atopi anlamına gelir, aktif bir alerji olmadığı anlamına gelmez.
ATOPİ VE ALERJİK HASTALIKLAR
Prof. Dr. Sarıçoban, atopi genetik bir yatkınlık sağlasa da, alerjik hastalıkların gelişmesini kolaylaştırdığını belirtiyor. “Atopi, alerjik hastalıkların gelişimini kolaylaştırır ve bu hastalıkların şiddetini artırabilir. Ancak, atopi her zaman alerjik hastalıkla sonuçlanmaz” diyor. Atopik yapıda olan bireyler, genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak alerjik hastalıklara daha yatkın olabilir.
ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ROLÜ
Çevresel etmenlerin alerjik hastalıkların ortaya çıkışını kolaylaştırabileceğini belirten Prof. Dr. Sarıçoban, “Polen, sigara dumanı, hava kirliliği gibi çevresel faktörler, alerjik hastalıkları tetikleyebilir. İşlenmiş gıdalar, bağırsak florası bozuklukları da alerjik hastalıkların ortaya çıkmasını etkileyebilir” diye açıklıyor.
KORUNMA VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Prof. Dr. Sarıçoban, alerjik hastalıkların tedavisinde öncelikli adımın alerjenlerden uzak durmak olduğunu vurguluyor. “Alerji ve atopiyi yönetmenin ilk yolu, bu maddelerden kaçınmaktır. Ayrıca, çevresel faktörleri düzenlemek, sağlıklı bir diyet uygulamak ve stres yönetimi yapmak da tedavi sürecinde önemlidir” diyor.
AİLELERE TAVSİYELER
Prof. Dr. Sarıçoban, ailelerin atopisi olan çocuklarının hayatını gereksiz yere kısıtlamamaları gerektiğini belirtiyor. “Eğer çocuk atopik olduğu bir maddeyle karşılaştığında herhangi bir reaksiyon göstermiyorsa, bu durumu dikkate alarak gereksiz diyetlere başvurmamalıdırlar. Bu tür gereksiz kısıtlamalar, çocukların büyüme ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilir” şeklinde uyarılarda bulunuyor. Bu bilgiler ışığında, alerji ve atopi arasındaki farkları doğru anlamak ve yönetmek, hem bireylerin hem de ailelerin sağlıklarını korumada büyük önem taşıyor.