Son verilere göre, Akdeniz Bölgesi’nde partikül madde (PM10) oranı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği sınırın çok üzerinde, 58 miligram/metreküp olarak ölçüldü. Bu oran, olması gereken seviyenin 3,87 katına denk geliyor.
Hava Kirliliğinin Sağlık Üzerindeki Etkileri
Dünya Sağlık Örgütü, yıllık partikül madde (PM10) oranının 15 miligram/metreküpün üzerinde olmasının sağlık açısından zararlı olduğunu vurguluyor. Ancak, Akdeniz Bölgesi'nde ölçülen bu seviyenin, uluslararası sağlık standartlarını oldukça aşarak 58 miligram/metreküp olması, bölge halkı için büyük bir tehlike oluşturuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı hava kalitesi bülteni, 2023 yılına göre Akdeniz Bölgesi’nde PM10 seviyesinde yüzde 13'lük bir azalma görüldüğünü belirtse de, bu düşüş hâlâ çok büyük bir tehdit oluşturuyor.
Yerel Düzeyde Durum: Adana, Hatay ve Osmaniye’de Alarm Veriyor
Akdeniz Bölgesi’ndeki bazı şehirlerde hava kirliliği oranları çok daha kritik seviyelere ulaşmış durumda. Adana’da, 2022 yılında 50 miligram/metreküp olarak ölçülen PM10 oranı, 2023’te 45 miligram/metreküpe gerilese de hâlâ DSÖ'nün belirlediği sınırın üzerinde bulunuyor. Özellikle sanayinin yoğun olduğu Hatay'ın İskenderun ilçesinde, PM10 seviyesi 200 miligram/metreküpü geçerek alarm veriyor. Osmaniye’de ise bu oran 100 miligram/metreküp seviyelerine çıkmış durumda. Bu şehirlerdeki yüksek kirlilik oranları, halk sağlığına ciddi tehditler oluşturuyor.
Fosil Yakıt Kullanımı ve Plansız Kentleşme Başlıca Nedenler
Hava kirliliğinin temel nedenleri arasında fosil yakıt kullanımının artışı ve plansız kentleşme ön plana çıkıyor. Fosil yakıtların, özellikle kömürün, kullanımının yaygınlaşması, atmosferdeki kükürtdioksit ve organik partiküllerin miktarını artırarak ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Ayrıca, kömür kullanımının artışıyla birlikte, evlerde plastik gibi zararlı maddelerin de yakılmaya başlanması, havadaki toksik maddelerin oranını daha da yükseltiyor. Bu durum, hava kalitesinin bozulmasına ve solunum yolları hastalıklarının artmasına yol açıyor.
Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Özden Polatöz, hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerine dair uyarılarda bulunarak, "Fosil yakıt tüketiminin artmasıyla birlikte, havaya salınan kükürtdioksit ve partiküller astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına sebep olmaktadır. Aynı zamanda bu maddeler, oksijen yetersizliğine yol açarak kalp krizlerine de neden olabilir," dedi. Dr. Polatöz, bu etkilerin özellikle çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve hamile kadınlar gibi savunmasız gruplarda daha belirgin olduğunu ifade etti.
Astım Hastaları İçin Ciddi Tehdit
Hava kirliliği, astım hastaları için büyük bir tehlike arz ediyor. Dr. Polatöz, "Fosil yakıtlardan salınan kükürtdioksit ve organik partiküller astım hastaları için ciddi ataklara yol açabiliyor. Ayrıca, sağlıklı bireylerde bile bu hava kirliliği, nefes darlığı, öksürük ve benzeri solunum problemlerine yol açabiliyor," diye belirtti. Kükürtdioksit ve partiküllerle birlikte, havaya karışan egzoz gazlarının da etkisiyle, oksijen yetersizliği sorunu yaşanabiliyor, bu da kalp krizi riskini artırıyor.
Plastik Atıkların Yakılması Durumunda Durum Daha Kötü
Fosil yakıtların yanı sıra, plastik ve diğer maddelerin yakılması da hava kirliliğini artıran unsurlar arasında yer alıyor. Dr. Polatöz, "Ekonomik sıkıntılar nedeniyle, kömüre erişim sağlayamayan bazı hanelerin plastik ve benzeri maddeleri yakması, havadaki zararlı madde oranını daha da yükseltiyor. Bu tür atıkların yakılmasıyla salınan maddelerin ölçümü yapılmadığı için, bu kirleticilerin sağlık üzerindeki etkileri daha da belirsizleşiyor," dedi. Plastik atıkların yanması, toksik gazların açığa çıkmasına ve havanın daha da kirlenmesine yol açabiliyor.
Plansız Kentleşme ve Hava Kirliliği Arasındaki İlişki
Plansız kentleşme de hava kirliliği sorununu daha da derinleştiriyor. Dr. Polatöz, "Kentleşmenin plansız olması, kirli havanın rüzgarla dağılmasını engelliyor ve bu da havanın inhalasyona daha açık hale gelmesine yol açıyor. Bu durum, hava kirliliğinin etkilerinin daha da ağırlaşmasına neden oluyor," diye açıklamalarda bulundu. Plansız şehirleşme, hava akışını engelleyerek, kirli havanın yoğunlaşmasına ve daha fazla insanın bu kirli havayı solumasına neden oluyor.
Hava Kalitesi İzlemesi ve Sağlık Takibi Gerekliliği
Sonuç olarak, Akdeniz Bölgesi’nde ölçülen yüksek partikül madde oranları, halk sağlığı için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Bu kirliliğin etkilerini daha yakından izlemek ve halk sağlığı üzerindeki etkilerini sıkı bir şekilde takip etmek gerekiyor. Dr. Polatöz, hava kalitesinin günlük olarak izlenmesi gerektiğine ve özellikle hava kirliliğine duyarlı grupların sağlık durumlarının sürekli takip edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Aksi takdirde, hava kirliliğinin olumsuz etkileri, çocuklar, gebeler ve kronik hastalıkları bulunan bireyler için daha fazla zarar verebilir.