Bu bağlamda, Travma ve Afet Ruh Sağlığı Çalışmaları Derneği (TARDE) ve UNICEF iş birliğiyle gerçekleştirilen araştırma, depremin toplumsal ve psikolojik etkilerini gözler önüne serdi. Raporda, depremin ardından bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, bölgedeki birçok kişinin hala derin psikolojik travmalar yaşadığı ve bu travmaların toplumsal yaşamı etkilediği ifade ediliyor. Araştırma, afetin yarattığı ruhsal ve toplumsal yaraların hala çok taze olduğunu ve bu etkilerin çözülmesi için uzun vadeli müdahalelere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koydu.

Yüzde 68 Depresyon, Yüzde 43 Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da yapılan kapsamlı araştırma, binaların yeniden inşa edilmesinin yanı sıra, toplumsal sağlığın yeniden inşa edilmesinin de büyük bir öneme sahip olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Özlem Karaırmak ve Uzman Psikolog Ece Önder tarafından hazırlanan rapor, bin 256 kişiyle yapılan anketler ve 356 kişiyle gerçekleştirilen birebir görüşmelerin sonucunda ortaya çıktı. Bu çalışmanın bulgularına göre, depremden etkilenen kişilerin yüzde 43,6’sı Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) yaşarken, yüzde 64,9’u anksiyete ve yüzde 67,8’i depresyon belirtileri gösterdiği belirtiliyor. Katılımcıların yüzde 28’i geleceğe dair karamsar düşünceler taşıyor ve yüzde 38’i umutlu olmadığını ifade ediyor. Bu durum, depremin etkilerinin hala devam ettiğini ve psikolojik yardım ihtiyaçlarının büyük ölçüde karşılanmadığını gösteriyor.

Uyku Sorunları, Stres ve Psikolojik Destek İhtiyacı Artıyor

Araştırma, aynı zamanda depremzedelerin yaşadığı uyku sorunlarını da gözler önüne seriyor. Katılımcıların yüzde 55’i uyku problemleri yaşarken, yüzde 60’ı, depremle ilgili duyusal hatırlatıcılar nedeniyle stres yaşadığını ve tekrar eden anıların travmatik etkilerini hissettiğini belirtiyor. Ayrıca, yüzde 37’lik bir kesim psikolojik destek ihtiyacı duyduğunu ifade ediyor. Bu bulgular, afetin yarattığı travmanın hala çözüme kavuşmadığını ve özellikle konteyner kentlerdeki yaşam koşullarının bu etkileri derinleştirdiğini ortaya koyuyor.

Afet Sonrası Psikolojik Müdahale ve Psikososyal Destek Gerekliliği

Prof. Dr. Özlem Karaırmak, afet sonrası sağlık sorunlarının devam etmesinin, kronik hastalıkların artışının, sağlık kurumlarının yıkılmasının ve sağlık hizmetlerinin zorluklarının bölgedeki toplumu ciddi şekilde etkilediğini belirtti. Karaırmak, “Psikolojik yardım arayışının yoğunlaştığı ve uzun vadeli psikolojik desteğin hala devam ettiği bir süreçte, depremzedelerin kayıpları hakkında konuşmaları ve toplum tarafından anlaşılmaları büyük bir önem taşıyor” dedi.

Araştırma, depremin yarattığı psikolojik yüklerin azaltılması için geniş çaplı ve sürdürülebilir psikososyal hizmetlerin önemini de vurguluyor. Psikososyal müdahalelerin, özellikle depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal sağlık sorunlarının önlenmesi için kritik olduğuna dikkat çekiliyor.

ANTGİAD Kasım Ayı Üye Toplantısı Gerçekleşti: Konuk Adil Sani Konukoğlu ANTGİAD Kasım Ayı Üye Toplantısı Gerçekleşti: Konuk Adil Sani Konukoğlu

Aile Yapıları ve Sosyal Dayanışma Öne Çıkıyor

Uzman Psikolog Ece Önder ise, ekonomik ve toplumsal sorunların çözülmesinin ruhsal iyileşme açısından hayati öneme sahip olduğunu ifade etti. Ayrıca, konteyner kentlerdeki sosyalleşme alanlarının yetersizliği ve aile içindeki ilişkilerdeki bozulmaların, deprem sonrası toplumsal iyileşme sürecini engellediğini belirtti. Aile yapılarındaki zedelenme ve deprem öncesinde yaşanan ailevi sorunların daha da derinleşmesi, toplumun genel ruhsal iyiliğini olumsuz etkiliyor.

Önder, şehir hayatının simgesel unsurlarının yok olması ve yıkım sonrası artan boşlukların da travmanın iyileşmesini zorlaştıran faktörler arasında yer aldığını vurguladı.

Psikososyal Hizmetler ve Toplumsal Dayanışma Anahtar

Raporda ayrıca, afet sonrası psikososyal hizmetlerin güçlendirilmesi ve aile ile çocuk koruma sistemlerinin desteklenmesi gerektiği ifade ediliyor. Depremzedelerin seslerinin duyulması, konteyner kentlerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve toplumsal dayanışmanın ön planda olması, iyileşme sürecinin en önemli unsurları olarak öne çıkıyor.

Sonuç Olarak: Uzun Vadeli Destek ve Müdahaleler Gerekiyor

6 Şubat 2023 depremleri, yalnızca binaları değil, insanların hayatlarını ve umutlarını da yerle bir etti. Bu nedenle, depremzedelerin iyileşme sürecinin hızlanması için psikososyal destek, toplumsal dayanışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi kritik önem taşıyor. Uzun vadeli ve kapsamlı müdahalelerle, sadece yapılar değil, toplumun psikolojik yapısı da yeniden inşa edilebilir.

Kaynak: DHA